Tedbir Müminden Takdir Allah’tandır

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve Türkiye genelindeki camilerde okutulan Cuma hutbesinin bu haftaki konu başlığı “Tedbir Müminden Takdir Allah’tandır” oldu. Hutbede, hastalıkların dünya imtihanlarından biri olduğu ve Allah’ın indirdiği her hastalığın muhakkak şifasını da verdiği belirtildi.

Bugün Türkiye’deki bütün camilerinde okunan hutbenin konu başlığı “Tedbir Müminden Takdir Allah’tandır” olarak belirlendi. Hutbede salgın hastalıklara karşı alınması gereken tedbirlere yer verildi.

13 Mart 2020 tarihli Cuma hutbesi.

Muhterem Müslümanlar!

En hafifinden en ağırına kadar hastalık dünya imtihanlarından biridir. Tarih boyunca pek çok hastalık Allah’ın yardımı ve insanların gayretli araştırmaları ile tedavi edilmiştir. Bugün dünyanın dört bir köşesine yayılan Koronavirüs’ün de inşallah şifası bulunacaktır. Nitekim Resûl-i Ekrem’in buyurduğu gibi “Allah, indirdiği her hastalığın muhakkak şifasını da vermiştir.”[1] Bizlere düşen ise hastalığa yakalanmamak için tedbiri elden bırakmamaktır.

Aziz Müminler!

Bu salgından korunmak için öncelikle beden, kıyafet, yiyecek ve çevre temizliğine dikkat edelim. Bulunduğumuz ortamı sık sık havalandıralım. Öksürdüğümüz ya da hapşırdığımız zaman tek kullanımlık mendillerle veya dirseğimizin iç kısmıyla ağzımızı kapatalım. Kalabalık ortamlardan uzak durmaya gayret edelim.

Özellikle lavabo, abdesthane, kapı kolu ve masa üstleri gibi el temasının yoğun olduğu alanları temiz tutalım. Ellerimizi her zamankinden daha fazla sabunla ve ovalayarak yıkayalım. Kirli ellerimizle ağzımıza, burnumuza ve gözümüze dokunmayalım. Camilerimizde ortak tespihleri kullanmak yerine parmaklarımızla ya da şahsi tespihimizle tesbihatımızı eda edelim.

Şayet yurt dışı seyahatinden dönmüşsek, on dört gün boyunca evimizden dışarı çıkmamaya özen gösterelim. Umre ziyaretinden dönenlerin de bu hususa dikkat etmesini ve ziyaretçi kabul etmemesini sağlayalım.

Kıymetli Müslümanlar!

Bizler samimi ve sıcakkanlı bir milletiz. Dost ve arkadaşlarımızla musafaha eder, tokalaşır ve kucaklaşırız. Elbette bu davranışlar çok güzel ve değerlidir. Ancak bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu bu dönemde böyle uygulamalara ara vermek sorumluluğun ve tedbirin gereğidir. Bilhassa camilerimizde yaygın olan namaz sonrası musafaha uygulamasına ara verelim. Tokalaşmadan belli bir mesafeden birbirimize gönül selamı vererek hal hatır soralım.

Belli bir yaşın üzerinde olanlar Koronavirüs’den daha fazla etkilenmekte ve risk grubunda yer almaktadır. Dolayısıyla bu günlerde yaşlılarımız evlerinde istirahat etmeli ve kalabalık ortamlardan uzak durmalıdır.

Değerli Müminler!

Sağlık, Rabbimizin bize emanetidir. Mümine düşen, bu emanete sahip çıkmak, onu korumak için gayret göstermektir. Bu sayede Allah’ın yardımıyla huzura kavuşuruz. Dertlerimize deva, hastalıklarımıza şifa buluruz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim (a.s) Rabbimizi şöyle anlatır: O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, beni yediren ve içirendir. Hastalandığımda bana şifa veren O’dur. Beni öldürecek ve sonra diriltecek olan da yine O’dur.”[2]

Öyleyse yaşadığımız salgın hastalık karşısında hem kendi sağlığımızı hem de çevremizdekileri korumak için tedbirli davranalım. Aksi halde kendi sağlığımız yanında başkalarının sağlığını da tehlikeye atacağımızı, bunun da kul hakkı olacağını unutmayalım.

Elbette Rabbimizin bir takdiri vardır. Mümine düşen ise tedbir almaktır. Mümin her haliyle mutedil ve dengelidir. Meseleyi hafife almadan, abartıp paniğe kapılmadan, soğukkanlılıkla, aklımızı ve bilgimizi kullanarak bu salgınla mücadele etmek hepimizin vazifesidir.

Dipnotlar:

[1] Buhârî, Tıb, 1.

[2] Şuarâ, 26/78-81.

 Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

 

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZİN TEMİZLİKLE İLGİLİ TAVSİYELERİ

Peygamber Efendimizin Temizlikle İlgili Tavsiyeleri

BİSMİLLAHİLLEZİ LA YEDURRU DUASI

Bismillahillezi La Yedurru Duası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.