Teheccüd'ün Önemi ve Geceleri İhya Etmek

PEYGAMBERİMİZ

Teheccüd, Peygamber Efendimiz’e nübüvvetle birlikte emredilmişti. Kâinâtı, insanı ve Kur’ân’ı Allâh’ın adıyla okumayı emreden âyetlerden sonra namaz ve teheccüd emri geldi. Bu âyet-i kerîmelerde teheccüdün zamanı, keyfiyeti ve hikmetleri tafsîlâtıyla îzah edilmiştir.

Gecelerdeki mânevî sırrı idrâk eden ehl-i gönül bilir ki gecelerin feyzinden istifâdeyi ihmâl edenler, sabaha yorgun ve uyuşuk çıkarak gündüzün bereketinden de mahrum kalırlar. Gecelerin nîmetini bilmeyen böyle kimseler için gündüzün hayrını düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla sabahın selâmetini elde etmek isteyen her insan, ilâhî ve mânevî manzaraların iklîmine girebilmek yolunda gecesini gâyeli kullanmak mecbûriyetindedir.

Bu itibarla Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlar:

“Farzlardan sonra en fazîletli namaz, gece kalkarak kılınan namazdır.” (Müslim, Sıyâm, 202-3; Tirmizî, Mevâkît, 207)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: 

Cebrâil bana geldi ve şöyle dedi:

'Yâ Muhammed! İstediğin kadar yaşa, mutlakâ öleceksin. İstediğini sev, mutlaka ayrılacaksın. İstediğin şeyle amel et, ancak onun karşılığını elde edeceksin. Bil ki müʼminin şerefi, geceleri kāim olmasında (yani seher vakitlerini ihyâ etmesinde); izzeti ise insanlardan müstağnî kalmasındadır.” (Cem’u’l-Fevâid, I. 335; Hâkim, IV, 360-361/7921)

Zira Cenâb-ı Hak, فَفِرُّوا اِلَى اللّٰهِ yani “O hâlde Allâhʼa koşun…” (ez-Zâriyât, 50) buyurur. Yani hayatın her safhasında Rabbinize sığının, Oʼndan yardım bekleyin, Oʼna duâ ve ilticâ edin!..

Yine Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyururlar ki:

“Cebrâîl -aleyhisselâm- geldi ve şöyle dedi: «…Hiç şüphe yok ki mü’minin şerefi (değeri) teheccüd namazındadır...»” (Cem’u’l-Fevâid, I. 335)

Amr bin Abese -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

“Ey Allâh’ın Rasûlü! Vakitler içinde Allâh’a yakınlık bakımından, diğerlerine göre daha fazîletli olan bir vakit var mıdır?” diye sordum.

“Evet, Rabbin kula en yakın olduğu vakit, gecenin son kısmının ortasıdır. Eğer o saatte Allâh’ı zikreden kimselerden olmaya gücün yeterse ol! Çünkü namaz (o saatte) meşhûddur (melekler o esnâda hazır bulunurlar).” buyurdu. (Nesâî, Mevâkîtü’s-Salât, 35)

Hayâtı gün ve gece periyodu içinde görmek, ayrı bir ilâhî ihtişam ve ibret levhasıdır. Bir mü’minin gecesini tamâmen uykuda harcayarak ilâhî feyz ve rûhâniyetten mahrum kalması, geceleri bir heykel donukluğu içinde uykuya kurban etmesi, büyük bir hüsrandır. Zira bizler, fânî lezzetleri ellerinden alınacak âhiret yolcularıyız. Bir yaz bulutu hâlinde gelip geçen dünya hayâtı, âhiret endişesi olmadan yaşanıyor ise bu, gündüzü akşamsız telâkkî etmekten başka bir şey değildir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Îmandan İhsâna Hak Yolculuğu, Erkam Yayınları.