Tek Göz Odada 6 Çocukla Hayat Mücadelesi

Suriye’deki iç savaşta Doğu Guta ablukasından kurtularak Türkiye’ye sığınan Suriyeli aile, 6 çocukla zorlu kış şartlarında tek göz odada yaşamlarını sürdürüyor.

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin, başkent Şam’da abluka altında tuttuğu Doğu Guta bölgesinden kaçarak Türkiye’ye sığınan, Konya’da bakımsız bir evin tek göz odasında barınan 6 çocuklu aile, kışın soğuk günlerinde güç şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.

Bir yıl önce Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen Suriyeli Ahmir ailesi, Konya’nın merkez ilçesi Selçuklu’da bir gecekondu kiraladı.

En küçük üyesi geçen yıl Türkiye’de doğan 8 kişilik aile, kışın soğuğunda komşularından gelen birkaç parça eşya ve tek göz odalarına kurdukları sobayla dayanmaya çalışıyor. Sıva işçisi baba kışın iş bulamadığı için, yaşları 1 ile 9 arasındaki 6 çocuğunun geçimini gelen yardımlarla sağlamaya çalışıyor.

Halit ve Nevruz Ahmir çiftinin son çocuğu Ahmet bebek, geçen yıl, aile Türkiye’ye geldikten bir hafta sonra doğdu. Hamileliğinin son ayında, ailesiyle zorlu bir yolculuğun ardından Türkiye’ye ulaşan anne Nevruz Ahmir, Konya’da kucağına aldığı evladının sağlıklı bir şekilde 1. yaşını doldurmasından memnuniyet duyuyor.

“HAVA ÇOK SOĞUK, 6 ÇOCUK VAR, KÖMÜR BİTTİ”

Baba Halit Ahmir, savaşın acımasız yüzünden kaçıp huzurlu bir ülkeye sığındıkları için mutlu olduklarını, tek sorunlarının zaman zaman sıfırın altında 15 dereceye kadar düşen soğuklar olduğunu söyledi.

8 kişi aynı odada yaşadıklarını, yediklerini, içtiklerini ve uyuduklarını dile getiren Ahmir, “Bir sobamız var, başka bir şeyimiz yok. İş yok, hava çok soğuk, 6 çocuk var, kömür bitti. İnşaat işçisi olduğum için kışın iş bulmakta zorluk çekiyorum. Ne zaman bahar geliyor, o zaman iş buluyorum.” diye konuştu.

Ahmir, kendilerine kucak açan Türkiye’ye minnettar olduklarını belirterek, “Türkiye çok güzel, huzurlu ve güvenli bir ülke. Suriye böyle değil. İnşallah ne zaman savaş biterse biz de o zaman ülkemize gidebiliriz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir süreden beri ifade ettiği, “Suriye'de güvenli bölge” uygulamasının tekrar gündeme gelmesinin ülkelerine geri dönüş için kendilerini umutlandırdığını vurgulayan Ahmir, “Başkan Erdoğan’ı çok seviyoruz. Güvenli bölge olursa biz de bir gün Suriye’ye dönmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

SURİYE'DEKİLER, YEMEN'DEKİLER BİZİM KARDEŞLERİMİZDİR

Suriye'dekiler, Yemen'dekiler Bizim Kardeşlerimizdir

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.