Tekâsür Suresi 2. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tekâsür Suresi 2. ayeti ne anlatıyor? Tekâsür Suresi 2. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tekâsür Suresi 2. Ayetinin Arapçası:
حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ
Tekâsür Suresi 2. Ayetinin Meali (Anlamı):
Nihâyet kabirleri ziyâret ettiniz.
Tekâsür Suresi 2. Ayetinin Tefsiri:
Birinci âyette yer alan اَلإلْهَاءُ
(ilhâ’), oyalamak, gaflete düşürmek, faydasız şeylerle uğraştırarak asıl
yapılması gereken işlerden alıkoymaktır.
اَلتَّكَاثُرُ (tekâsür)’ün ise üç mânası vardır:
› İnsanın çok şey elde etmek için çalışmasıdır.
› İnsanların bolluk elde etmek için birbirleriyle yarışması ve birbirinin
üzerine çıkmaya çaba göstermesidir.
› Çokluk ve bolluk sebebiyle insanların birbirlerine kibirli
davranmalarıdır.
Allah’ın rızâsına uygun olması şartıyla birinci mânada
“tekâsür” yasaklanmamıştır. İkinci ve üçüncü mânada olanların yasaklandığı
anlaşılmaktadır. Bunları değerlendirdiğimiz zaman âyette kötülenen “tekâsür”,
sırf dünyevî düşüncelerle evlat, mal, servet ve saire gibi çokluğu ile
övünülebilen şeyleri aşırı bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girmek;
bunların dinî ve uhrevî mesuliyetini hiç hesaba katmadan, helâl haram ayırımı
yapmadan kendini daha çok kazanma hırsına kaptırmak; bununla başkalarına karşı
böbürlenmektir.
“Nihâyet kabirleri ziyaret ettiniz” (Tekâsür 102/2) âyetine şu üç mâna verilebilir:
Birincisi; siz ölünceye kadar mal ve evlat çoğaltmakla
oyalandınız. Buna göre “kabirleri ziyaret etmek”, “ölüp kabre gömülmek”
demektir. Nitekim Şakîk-i Belhî (k.s.), bir mezarlığın kenarından geçerken
ibretle bakar ve yanındakilere:
“–Buradakilerin çoğu dünyada iken aldandıklarının
farkına vardılar...” der.
“–Niçin?” diye sorduklarında ise:
“–Onlar hayattayken malım var, mülküm var, evim var,
bineğim var, akrabam var, bağım-bahçem var zannetmezler miydi? Ama şimdi siz de
görüyorsunuz ki öyle değilmiş!..” diye cevap verir.
İknicisi; “Kabirleri ziyaret etmek”, kabirlerdeki
ölüleri anmak, onların çokluğu ile bile övünmektir. Yani çoklukla övünme sizi o
kadar oyaladı ki, ölüleri sayıp onlarla övünecek derecede aşırı gittiniz.
Üçüncüsü; “Kabirleri ziyaret ettiniz” demek, “fiilen
kabirlere gittiniz” demektir. Nitekim bazı kimseler kabirlere gider, erkek
akrabalarının kabirlerini göstererek, “İşte şu şu kabir bizimdir” demek
suretiyle onlarla övünürlerdi.
Bu davranışlar Allah’ı tanımamanın ve âhirete
inanmamanın bir neticesidir. İnsan yaptığının yanlış ve bunun âhirette
hesabının zor olacağını “yakinî, kesin bir bilgiyle” bilse, aslâ böyle hatalara
cür’et edemez. Bunları hemen terk eder.
عِلْمُ الْيَق۪ينِ (ilmu’l-yakîn), “kesinlikle doğru olan aklî ve naklî delillerin ifade
ettiği bilgi; gerçeğe tam uygun olan ve içinde en küçük bir şüphenin bulunmadığı
bilgi” demektir. Allah, âhiret, hesap, cennet ve cehennem hakkında böyle bir
bilgi, insanı elbette tüm yanlış hal ve hareketlerden uzaklaştıracak ve onu İslâm
çerçevesinde güzel bir kulluk hayatına yönlendirecektir.
Gerçek şu ki:
Tekâsür Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tekâsür Suresi 2. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR