Televizyon Kültürel Değerleri Yozlaştırıyor

Bazı varlıklar, araç ve gereçler kullanılış şekline göre ya iyidir ya da kötüdür. Bazıları ise nasıl kullanılırsa kullanılsın yapılarında kötülük bulunduğundan insan için daima zararlıdır.

İnsanın kendisi veya herhangi bir organı içinde durum aynıdır. Elimizle iyi işler yapabildiğimiz gibi bu organımızı kötü işlerde de kullanabiliriz. Bir çocuğu, bir yetimi şefkatle okşayan el ne kadar iyiyse, bir kişiye vurmak için haksız yere kalkan el de o kadar kötüdür. Eğitim ve öğretim alanında etkili, göze, kulağa hitap eden; çok önemli, önemli olduğu kadar da yaygın olarak kullanılan çağımızın bir aracı da bildiğiniz şu televizyondur.

Bugün televizyon kanallarıyla insanlara sunulan bazı programları ilim, iman, edep, ahlak yönlerinden ele aldığımızda faydalı olduğunu söylemek mümkün değildir. Hiçbir aklıselim sahibi insan bunu doğru bulmamaktadır. Bu konuda büyük düşünür ve yazar Cemil Meriç der ki, “Televizyon kültürü diye bir şey tanımıyorum. Televizyon, aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam için icat edilmiş bir nevi afyondur.”

Üzülerek söylüyorum bugün yüz binlerce lise, on binlerce üniversite öğrencimiz hatta üniversite mezunu binlerce insanımız bu değerli yazardan habersizdir. Belki de bu yazarımızdan bir tek satır yazı bile okumamıştır.

Kültürün dün de, bugün de yarın da tek taşıyıcısının kitap olduğunu söyleyen Cemil Meriç, “Televizyon kültürü, kültürle münasebetlerini kesmeye karar verenlerin uydurduğu bir yalandır. Batı’nın bütün fuhşiyatını haremimize sokan şeytani bir oyuncağıdır televizyon.” demektedir. Dünya gözünü kaybettikten sonra gönül gözü açılan Cemil Meriç’in inanç yönünde ve fikir dünyasında büyük değişiklikler olmuştur.

“İzm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleridir. Hepsinin de menşei Avrupalı.” diyen yazar. “Hele, kapitalizmin safra artıklarını, tabir mazur görülsün kusmuklarını salim bir gıda sananlar, mide fesadına uğramaya mahkûmdur.” diyerek televizyonun da insanımızı batılaştırmayıp batıracağını savunur.

Günümüzde bilhassa bizim ülkemizde televizyon seyretmekle geçirilen zaman israfı çok büyüktür. Televizyon programları mutlaka imanımıza, inancımıza, ahlakımıza, örfümüze uygun olmalı ve zamanımızı dolayısıyla hayatımızı israf etmeyecek ölçüde ve kalitede olmalıdır.

ZARARI FAYDASINDAN ÇOK

Bugünkü şekliyle televizyonun zararı faydasından çoktur. Nefsimizi ve neslimizi korumak ve yarın her şeyin hesabını vereceğimizi unutmamak zorundayız. Yine bu konuda Cemil Meriç der ki, “Eskiler medenileşmek frengileşmektir derlerdi. Televizyonun cömertçe dağıttığı medeniyet de bu çeşit bir medeniyettir.”

Gözümüzü ve gönlümüzü kirleten, vaktimizi, ömrümüzü heba eden bu televizyon hastalığı için bir İslam büyüğünün söylediği şu sözü hiç unutamıyorum.

“Düşmanlarımızın bin yılda imanımıza, inancımıza ahlakımıza yapamadığı zararı televizyon bir yılda yaptı.” Bu sözün üzerinde milletçe derin derin düşünmek gerektiğine inanıyorum.

Kaynak: Zahit Genç, Altınoluk Dergisi, Sayı: 368, Ekim 2016

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.