Temizlik Yönünden Sular Kaça Ayrılır?

Temizlik yönünden sular kaça ayrılır? Mutlak ve mukayyed nedir? Mutlak ve mukayyed suların hükümleri nelerdir? Mutlak sular kaça ayrılır?

Sular başlıca iki kısımdır:

  1. a) Mutlak Sular:

Bunlar yağmur suyu, kar suyu, göl, nehir, deniz, pınar ve kuyu sularıdır. Su denilince bunlar akla gelir. Bu sulara başka bir şey karışmamıştır.

  1. b) Mukayyed Sular:

Bunlar gül suyu, üzüm suyu gibi başka bir madde ile karışık sulardır. Böyle sularla abdest alınmaz, gusül yapılmaz.

Temizlik yönünden “Mutlak Sular” beş kısma ayrılır:

1) Hem Temiz, Hem de Temizleyici Olup Kullanılması Mekruh Olmayan Sular:

Bunlar rengi, tadı, kokusu bozulmamış, aslı değişmemiş ve kullanılmamış sulardır. Bu sularla, her türlü temizlik yapılır, abdest alınır, gusül yapılır, yemek ve içmekte kullanılır.

2) Hem Temiz, Hem de Temizleyici Olmakla Beraber Kullanılması Mekruh Olan Sular:

Bunlar, kedi, tavuk gibi evcil hayvanlarla, atmaca, şahin gibi yırtıcı kuşların artığı olan sulardır. Başka temiz su varken bu tür sularla abdest almak, gusül yapmak, içmek ve yemeklerde kullanmak mekruhtur. Başka temiz su yoksa bu gibi suları kullanmak mekruh değildir.

3) Kendisi Temiz Olduğu Halde Başka Şeyi Temizlemeyen Sular:

Bunlar, abdest ve gusülde kullanılan sulardır. Böyle sularla tekrar abdest alınmaz, gusül yapılmaz.

4) Temiz Olmayan Sular:

Bunlar, içine pislik düşen akıcı olmayan sulardır. Köpeğin, domuzun ve diğer yırtıcı hayvanların artığı olan sular da temiz değildir ve hiçbir temizlik işinde kullanılmazlar.

5) Şüpheli Sular:

Bunlar ehil eşek ile katırın artığı olan sulardır. Bu gibi sularla pislik yıkanır. Başka temiz su varken abdest alımaz, gusül yapılmaz. Başka su yoksa abdest alınır, gusül yapılır, sonra da teyemmüm edilir. Çünkü böyle suların temiz olup olmadığı şüphelidir.

İslam ve İhsan

TEMİZLİK VE İSLAM'IN TEMİZLİĞE VERDİĞİ ÖNEM KISACA

Temizlik ve İslam'ın Temizliğe Verdiği Önem Kısaca

TEMİZLİK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Temizlik İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.