Tenakuz Ne Demek?

Tenakuz ne demek? Tenakuz kelimesinin anlamı nedir? Tenakuz kelimesine örnek cümleler...

Te­nâ­kuz: İki sö­zün bir­bi­ri­ne uy­ma­ma­sı, bir­bi­ri­nin zıd­dı ol­ma­sı, çe­liş­ki anlamlarına gelmektedir.

TENAKUZ KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

İnsanın bu hakîkatlerden mahrum kalarak fânî hayâtını ziyân etmesi, zâhirinde ve iç âleminde yaşadığı, içinden çıkılması çetin tenâkuzlardan (çelişkilerden) ileri gelir. Aslında bu tenâkuzlar, insanda, Allâh’a yaklaştıran en üstün fazîletler olan takvâ ile, bunun zıddına, onu yaratılış maksadından uzaklaştıran en düşük hayvânî rezilliklerin, yâni fücûrun bir arada bulunmasından kaynaklanır. Nitekim âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Ona hem kötülüğü (fücûru) hem de ondan sakınma yolunu (takvâyı) ilhâm edene yemin olsun ki, nefsini (maddî ve mânevî kirlerden) arındıran,
kurtuluşa ermiştir.” (eş-Şems, 8-9)

Bu itibarla Kur’ân ve Sünnet ışığında terbiye olmamış ve gönül âlemleri huzûra kavuşmamış insanların iç dünyâları, sanki en mûnisinden en canavarına kadar birçok hayvanın barındığı bir ormana benzer. Mizaçlarına göre her birinde âdeta bir hayvanın karakteri gizlidir. Kimi tilki gibi kurnaz ve hilekâr, kimi sırtlan gibi yırtıcı, kimi karınca gibi muhteris bir biriktirici, kimi de yılan gibi zehirleyicidir. Kimi okşayarak ısırır, kimi sülük gibi kan emer, kimi önden güler arkadan kuyu kazar. Bunların her biri ayrı ayrı hayvanlarda bulunan karakterlerdir.

*****

Yazılış târihleri husûsunda ittifak eden iki müellif bile bulunmayan dört İncîl’i Îsâ -aleyhisselâm- ne görmüş ne de yazdırmıştır. Bunun içindir ki onlarda bulunan sayısız yanlışlık, tenâkuz ve tahriflerin hiçbiri gözden kaçmaz. Gerçekten beşerî mütâlaalarla âdeta ulvîlikten ayıklanmış olan İncîl’ler; anlaşılmaz ve çelişkili bilgilerle doludur.

*****

İncîl’lerdeki bütün tenâkuzlar, onların vahiy mahsûlü olup olmadıkları hakkında bize fazlasıyla mâlumat vermektedir. Her idrâk sâhibi kavrar ki, “Allâh” her şeye kâdir olduğu ve her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olduğu hâlde, kullarına bu kadar karmakarışık ve birçok eksikliklerle dolu bir ilâhî kitap göndermez. Çünkü O, hiçbir noksanlık kabûl etmeyen bir “Sübhân”dır.

Gerçek şudur ki, Îsâ -aleyhisselâm-’dan sonra sür’atle tahrîf edilen Hristiyanlık, kısa zamanda hak dîn olma vasfını kaybetmiş ve putperest bir karaktere bürünmüştür.

Daha fazla kelime anlamına ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

TEMLİK NE DEMEK?

Temlik Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.