Terennüm Ne Demek? Terennüm Ne Anlama Gelir?
Terennüm ne demek? Terennüm kelimesinin anlamı nedir? Terennüm kelimesine örnek cümleler...
Terennüm: Yavaş, güzel ve rûha tesir edici bir sesle söyleme. Şakıma anlamlarına gelmektedir.
TERENNÜM KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
“Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)! Kalk, (artık azâb ile) inzâr et! Rabbini yücelt! (Yâni onun yüceliğini tekbîr ile terennüm eyle ve herkese bildir!) Elbiseni temizle! (Yâni zâhirini ve bâtınını temiz tut; güzel ahlâk ile ahlâklan!) Kötü şeylerden uzak dur!” (el-Müddessir, 1-5) âyetlerini inzâl buyurdu.
*****
Şâir duygularını şöyle terennüm etmektedir:
Kâşki sevdiğimi sevse bütün halk-ı cihân,
Gece-gündüz sözümüz kıssa-i cânân olsa…
*****
Yûnus Dede, sanki mûtenâ bir goncanın güzelliğini, rûhâniyetli bir fısıltıyla terennüm edercesine konuşuyor, sohbetine tatlı bir vecd içinde devâm ediyordu. Sözleri arasında yer alan, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri’ne âit şu kıssa, iki sarhoşu derinden sarsmış ve düşüncelere sevk etmişti. Ruhlarındaki sarhoşluk, bedenlerindeki sarhoşluktan daha şiddetli olan bu iki şaşkın ve garip misâfir, Yûnus Dede’nin anlattığı bu kıssada kendi mâcerâlarının bir benzerine şâhid oluyorlardı. Yûnus Dede ise, zaman zaman başını kaldırıyor, o iki garibin gözlerinin içine bakarak, yumuşak ve âhenkli sesiyle, onları âdeta gönül sarayına alıyordu.
*****
Abdülhâdî’nin her gün hâlinde değişiklikler görülüyordu. Sanki -fizikteki birleşik kaplar kânunu gibi- Yûnus Dede’nin hissiyâtı ona transfer oluyordu. On beş gün sonra Abdülhâdî, dünyâyı başka türlü telâkkî etmeye başladı. Sanki her varlık onunla konuşuyor, Yaratıcı’nın varlığını ve birliğini îlân ediyor, O’nun nihâyetsiz kudretini terennüm ediyordu. Bu şekilde sohbet ve tefekkürle dolu olarak geçen kırk günün ardından, Abdülhâdî, günlerce susuz kalmış bir sahrâ yolcusunun yemyeşil bir vahaya kavuşmasındaki heyecanına benzer bir heyecanla secdeye kapanıyor ve günahlarını hatırlayarak çoğu kere ağlamaktan namazın rekatlarını şaşırıyordu.
*****
Kurban bayramına on beş-yirmi gün kalmıştı ki, hacılar, kâfileler hâlinde yola çıkıyorlardı. Onları uğurlamaya gelen insanlar, nemli gözlerle o mübârek topraklara olan hasretlerini şâirin diliyle şöyle terennüm ediyorlardı:
Geçtiğiniz yollara,
Bizden selâm götürün!
Hak dost diyen kullara,
Bizden selâm götürün!..
Varın haccı îfâya,
Erin sonsuz safâya,
Muhammed Mustafâ’ya
Bizden selâm götürün!..
Mekke ile Medîne,
İki eşsiz hazîne,
Çihâr yâr-i güzîne,
Bizden selâm götürün!