Tevbe Suresi 18. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tevbe Suresi 18. ayeti ne anlatıyor? Tevbe Suresi 18. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tevbe Suresi 18. Ayetinin Arapçası:
اِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَلَمْ يَخْشَ اِلَّا اللّٰهَ فَعَسٰٓى اُو۬لٰٓئِكَ اَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَد۪ينَ
Tevbe Suresi 18. Ayetinin Meali (Anlamı):
Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve sadece Allah’tan korkan kimseler gerçek mânada îmâr edebilir. Doğru yola ermiş olmaları umulanlar işte bunlardır.
Tevbe Suresi 18. Ayetinin Tefsiri:
Allah’ın
mescitlerini ancak şu mühim vasıfları üzerinde taşıyan hakiki mü’minler imar
edebilirler:
Birincisi;
Allah’a iman eden: Allah’a imanı olmayan bir kişinin mescitle ve ibâdetle ne
alakası olabilir?
İkincisi;
âhiret gününe iman eden: Yeniden diriltileceğine, hayatının hesabını bir
başkasına değil bizzat Yaratanına vereceğine, amellerinin hassas terâzilerde zerre
miktarına göre tartılıp değerlendirileceğine, cennet veya cehennemin kaçınılmaz
iki sondan biri olduğuna inanmayan kişinin de sırf ibâdet kastıyla mescitlere
ihtimam göstermesi olacak şey değildir. Bunun için âhirete îkan derecesinde bir
iman gerekir.
Üçüncüsü;
namazı dosdoğru kılan: Zira mescitlerin yapılmasındaki asıl maksat, içinde
namaz kılınmasıdır. Namazın lüzumuna inanmayanlar mescit yapmak ihtiyacını da
hissetmeyecekler, üstelik mescitlerin boş kalıp manen harap olmasına sebep
olacaklardır.
Günde
beş vakit câmilerde cemaate devam etmenin belli başlı faydalarını ehlullâh
şöyle sıralamıştır:
Allah’ın câmilere lutfettiği feyiz ve bereketten istifade ile
mü’minin gönlünde ictimâîleşme şuurunun kökleşmesi,
Namazları en makbul zamanda, yâni ilk vaktinde kılmak,
Meleklerin dua, istiğfar ve şâhitliğine mazhar olmak,
Şeytandan uzaklaşmak,
İftitâh tekbirine yetişerek büyük bir ecre nâil olmak,
Ameldeki nifak sıfatından arınmak,
Toplu yapılan dua ve zikirlerin feyzinden istifade etmek,
Müslümanlar arasındaki ülfetin devamını sağlamak,
Tâat ve ibâdet husûsunda yardımlaşmak,
Sesli okunan namazlarda tilâvet ahkâmına alışmak ve öğrenmek,
Namazı kâmilen ve huzurlu bir şekilde edâ edebilmek.
Bu
sebeple İslâm, namazların camide cemaatle kılınmasını, böylece hem camilerin
hem de ruhların imarını teşvik etmiştir.
Dördüncüsü;
zekâtı veren: Farz olan zekât borcunu vermeyen, fakir ve kimsesizleri
gözetmeyenlerin mescit bina etmeleri veya mescitleri imar etmeyi düşünmeleri
onlardan beklenecek bir hareket değildir.
Beşincisi;
Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayan, sadece Allah’tan korkan: Allah’ın
emirlerini yerine getirmek için Allah korkusundan başka hiçbir korkuyu
saymayan, herhangi bir korku sebebiyle Allah rızâsı için yapacağı hayırlı
işlerden vazgeçmeyen, nefsânî menfaatleri ile Allah’ın hakkı çatıştığı zaman
Allah’ın hakkını üstün tutan, ilâhî buyrukları yapmak için kınayanların
kınamasından çekinmeyen ve bu yüzden uğrayacağı zulümlerden yılmayan, hatta
gerektiğinde cihada koşmaktan korkmayan, hâsılı çeşitli korkular ve endişeler
ile Allah yolundan çıkmayacak bir imana sahip olan kimseler mescitleri imar
ederler.
İşte
bu vasıftaki mü’minler hem Allah’ın mescitlerini yaparlar hem de namazıyla, zekâtıyla,
zikriyle, istiğfarıyla orada Allah’a güzel güzel kulluk yaparak, hidâyete
erenlerden olmak üzere bütün güçleriyle çalışıp çabalarlar. Çünkü onlar, zayıf
iradeler ve az gayretlerle sarp yokuşların aşılamayacağını çok iyi bilirler.
Şu bir gerçek ki, iman olmadan âhirette hiçbir
amelin faydası olmayacaktır:
Tevbe Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe Suresi 18. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR