Tevbe Suresi 67. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tevbe Suresi 67. ayeti ne anlatıyor? Tevbe Suresi 67. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tevbe Suresi 67. Ayetinin Arapçası:
اَلْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍۢ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ اَيْدِيَهُمْۜ نَسُوا اللّٰهَ فَنَسِيَهُمْۜ اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Tevbe Suresi 67. Ayetinin Meali (Anlamı):
Erkek olsun kadın olsun bütün münafıklar birbirinin aynısıdır: Kötülüğü teşvik edip yayarken, iyilik, doğruluk ve güzelliğin önünü kesmeye çalışırlar, Allah yolunda harcamaktan yana ellerini pek sıkı tutarlar. Allah’ı unuttukları için, Allah da onları unutmuştur. Gerçekten münafıklar yoldan çıkmışların ta kendileridir.
Tevbe Suresi 67. Ayetinin Tefsiri:
Bu
âyetlerde erkek veya kadın bütün münafıkların beş kötü tutum ve davranışları ve
bunlara mukâbil kendilerine verilecek beş büyük ceza beyân edilir.
Münafıklar:
·
Kötülükleri emrederler; onların işlenmesini ve yayılmasını
isterler.
·
İyilikleri yasaklarlar, iyiliklerin yapılmasına ve yayılmasına
engel olmaya çalışırlar.
·
Allah yolunda, hayır ve hasenât işlerinde harcama konusunda
ellerini sımsıkı kapatırlar; en küçük bir harcamada bulunmak istemezler.
·
Onlar Allah’ı unutmuşlardır, dolayısıyla Allah da onları
unutmuştur; Allah ile bağlarını tamâmen koparmışlardır.
·
Onlar her türlü günahı işleyen, itaat çizgisinden çıkmış fâsık
kimselerdir.
Bunlara
mukâbil verilecek cezalar da şöyledir:
§
Cehennem ateşi,
§
Orada ebedî olarak kalmak,
§
Onlara layık olanın, yetecek olanın başka bir şey değil sadece
ateş olması.
§
Allah’ın lânetine uğramaları, nihâyetsiz ilâhî rahmetten en küçük
bir nasip alamamaları,
§
Ateşten başka onlar için bitmez tükenmez, dâimî ve kalıcı bir
azabın olması.
Dolayısıyla
mü’minler, devamlı kendilerini murakabe ve muhasebe altında tutarak bu gibi münafıklık
hallerinden titizlikle uzak durmaya çalışmalıdırlar. Eğer bu konuda ciddiyet
gösterilmezse ayakların kayma tehlikesi devamlı ihtimal dâhilindedir. Allah Teâlâ
ve Peygamberimiz (s.a.s.)’in hususi övgü ve iltifatına nâil olmuş sahâbe-i kirâmın
şu korkulu hali hepimiz için bir numûne teşkil etmelidir:
Hz.
Ebubekir, bir gün Hanzala (r.a.)’a rastladı. Hâl ve hatırını sordu. Hanzala (r.a.)
büyük bir üzüntü ve endişe içinde:
“–Hanzala
münafık oldu, ey Sıddîk!” dedi. Hz. Ebubekir:
“–Sübhânallah!
Bu nasıl söz böyle?” deyince, Hz. Hanzala şöyle devam etti:
“–Biz,
Peygamberimiz’in sohbetindeyken, o bize cennet ve cehennemi hatırlatıyor, hattâ
onları gözümüzle görüyormuş gibi bir hâle bürünüyoruz. Resûlullah (s.a.s.)’in
huzûrundan çıkıp çoluk-çocuğumuz ve dünyevî maîşetimizle meşgul olmaya dalınca
da, duyduklarımızın pek çoğunu unutuveriyoruz. Onun sohbetindeki feyz ve
rûhâniyetimizi kaybediyoruz” dedi.
Ebubekir
(r.a.):
“–Vallahi,
buna benzer hâller bizde de oluyor” dedi.
Hanzala
(r.a.) olayın devamını şöyle anlatıyor:
“Bunun
üzerine ikimiz kalkıp doğru Resûlullah Efendimiz’in huzûruna vardık ve durumu
kendisine arz ettik. Peygamberimiz (s.a.s.) de:
«–Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, benim
yanımdaki hâlinizi devamlı muhâfaza edip, zikr-i dâimî üzere olabilseydiniz,
yatakta yatarken de, yollarda yürürken de melekler sizinle musâfaha ederlerdi» dedi ve
sonra üç defa tekrarlayarak:
«–Yâ Hanzala! Bazan öyle, bazan de böyle olur!»” buyurdu.
(Müslim, Tevbe 12)
Bu
rivayette bahsedildiği şekilde sahâbenin yaşadığı ruh hâlini Hak dostlarından
Şakîk-i Belhi (k.s.) ne güzel ifade eder: “Mü’min öyle bir hâle sahiptir ki,
anlatayım: Hurma ağacı diker; onda diken devşirmekten korkar. Dinleyin; münafıkı
da anlatayım: O da diken eker ve bu ektiğinden taze yemiş almayı arzular.
Yazıklar olsun böyle düşünene!” (Velîler Ansiklopedisi, I, 249)
Bu
sebepledir ki hem o dönemin münafıklarını hem de içlerinde münafıklık alameti
taşıyanları uyarmak üzere şöyle buyruluyor:
Tevbe Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe Suresi 67. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...