Tevrat Nedir Kime Gönderilmiştir?

Tevrat nedir ve kime gönderilmiştir?

Bugünkü Tevrât, mevcud Kitâb-ı Mukaddes’in ilk beş bölümünü oluşturan kısımdır. Yahûdî kutsal kitâbının en önemli bölümüdür. Tekvîn, Huruç, Levililer, Sayılar ve Tesniye kitaplarından oluşur.

Bu kitaplarda yaratılıştan Hazret-i Mûsâ’nın vefâtına kadar geçen devrelerden bahsedilir. Ayrıca bu kitaplar, dînî ahkâmı da ihtivâ eder.

Ancak Tesniye Kitâbı’nın son bâbında, Hazret-i Mûsâ’nın vefâtı, defni ve kavminin yas merâsimi anlatılır. Hâlbuki Tevrât, Mûsâ -aleyhisselâm- hayatta iken indirilmiştir. Orada vukûundan evvel böyle bir hâdise nasıl nakledilebilir?

Yahûdîler bunu da te’vîl ederler: Bir kısmı “Hazret-i Mûsâ’ya bunları Tanrı bildirdi. O da ölmeden önce bunları Tevrât’a yazdı.” derken, diğer bir kısmı da bunları “Hazret-i Mûsâ’dan sonra İsrâîloğulları’nın başına geçen Yeşu’nun yazdığını” söylerler.

Ancak bu bölümde Hazret-i Mûsâ’nın techîz ve tekfîn merâsimlerinin anlatılması, Tevrât’a beşerî bir müdâhalenin apaçık bir delîli olarak gözükür.

Tevrât’ın dışında yahûdî kutsal kitabının ikinci bölümünü “Peygamberler” (Neviim) kısmı oluşturur. Burada yirmibir kitap vardır. Üçüncü bölüm “Ketuvim” (yazılar, kitaplar) denilen onüç bölümlük bir kısmı ihtivâ eder. Yâni yahûdî kutsal kitabı, 5 Tevrât + 21 Peygamberler + 13 Kitaplar olmak üzere 39 bölümden müteşekkildir. Bu külliyâta Yahûdîler, şerîat anlamına gelen “Tanak” (T=Tevrât, N=Neviim, K=Ketuvim) adını verirken, hristiyanlar, “Eski Ahid” derler.

Ancak yahûdîler bu külliyâtın sayısını yirmi dört, hattâ İbrânî alfabesindeki harf sayısınca yirmi iki, hristiyanlar ise otuzdokuz olarak göstermektedirler. Muhtevâ aynı olmakla beraber bu fark, hristiyanların her bir kitabı müstakil tek bir kitap kabûl etmeleri, buna karşılık yahûdîlerin birkaç kitabı birleştirerek saymalarından ileri gelmektedir.

Tevrât’tan sonraki bölümlerin, Hazret-i Mûsâ’dan sonra gelen peygamberle birlikte eklenen bölümler olduğu ifâde edilir. Meselâ Mûsâ -aleyhisselâm-’dan sonra Yeşu (Yûşâ) geldi ve “Yeşu Kitâbı” eklendi; sonra “Samuel Kitapları” vs. Bu, böyle devâm etti ve toplam 39 kitap vücûda geldi.

İçinde Hazret-i Mûsâ’ya âit olduğu söylenen Tevrât’ın da bulunduğu Eski Ahid metinlerinin tamamlanarak resmen kabûlü ve îlânı, M.S. 90 ve 100 yıllarında (yâni Hazret-i Mûsâ’dan yaklaşık 1300 yıl sonra) olmuştur. Eski Ahid, bu tarihte toplanan Yahûdî meclisinde (Jamnia Sinodun’da) bir çok nüsha arasından seçilmek sûretiyle standart hâle getirilmiştir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-2, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.