Teyemmüm ile İlgili Hadisler

HADİSLER

Peygamberimiz (sav.) teyemmüm hakkında ne buyurmuştur? Teyemmüm abdesti ile ilgili hadisler…

Aişe radıyallahu anha’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hudayr’ın oğlu Üseydi bir takım kimselerle Aişe radıyallahu anha’nın kaybettiği gerdanlığı aramaya göndermişti. Namaz vakti geldi (su bulamadıklarından) namazı abdestsiz kıldılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldiler. Namazı abdestsiz kıldıklarını haber verdiler, arkasından teyemmüm ayeti indi. İbn-i Nüfeyl şunu ziyade etti.

Üseyd, Hz. Aişe’ye Allah sana merhamet etsin, sana hoş görmediğin bir şey uğrarsa Allah onda senin ve Müslümanlar için bir genişlik yaratıyor, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/317; Buharî, Kitâb’ut-Teyemmüm, b. 1, s. 86, c. 1; Müslim, Kitâb’ul-Hayız, b. 28, n. 367, s. 279, c.1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 105, n. 311, s. 163; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 135, n. 565, s. 216, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Teyemmüm sözlükte kastetmek demektir. Şeriatta namazı mübah kılmak için niyet edip temiz toprağa ellerini vurup önce yüzünü oğuşturmak, sonra tekrar ellerini toprağa vurup, önce sağ sonra sol kolunu oğuşturmaktan ibarettir.

Üseyd bin Hudeyr ve arkadaşları su bulamayınca abdestsiz namaz kılmışlar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara ses çıkarmamış olduğundan Şâfiî hazretleri; su ve toprak bulamayan kimse, namazını abdestsiz olarak kılar sonra su bulunca iade eder, demiştir.

Diğer ilim adamları ise:

“Allah temizliksiz namazı kabul etmez,” hadisini delil getirip, abdestsiz veya teyemmümsüz namazın kılınamayacağını söylemişlerdir. (Maalim, c. 1, s. 199)

*

Ammar bin Yâsir radıyallahu anh şöyle anlatıyordu:

Ashab, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte sabah namazı için temiz toprakla teyemmüm ettiler. Avuçlarını, toprağa vurup bir defa yüzlerini meshettiler. Sonra dönüp ellerini tekrar toprağa vurdular. Ellerin içinden kollarını omuz ve koltuk altlarına kadar meshettiler. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/318; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 107, n. 315, s. 167, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Teyemmüm, B, 92, n. 571, s. 187, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadiste; kolların avuç içinden omuza ve koltuk altına kadar meshedileceği bildirilmişse de teyemmüm abdestin yerini tuttuğu için, abdest gibi sadece kollar dirseklerle beraber meshedilir, omuza ve koltuk altlarına kadar meshedilmez.

*

İbn-i Vehb radıyallahu anh’dan evvelki hadis gibi rivâyet edildi, şöyle dedi. Müslümanlar kalkarak avuçlarını toprağa vurdular, fakat topraktan bir şey avuçlamadılar. Buna benzer şekilde rivâyet etti de omuzlar ve koltuk altlarını zikretmedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/319; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret b. 92, n. 571, s. 189, c. 1)

İbn’ül-Leys:

Dirseklerin üzerine kadar, dedi.

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif; Teyemmümde dirseklerin kollara dahil olduğuna delildir.

İmâm-ı Ebû Hanife, Şâfiî ve Mâliki hazretlerinin görüşleri de budur.

*

Ammar bin Yâsir radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Zatülceyş de yanında Aişe radıyallahu anha olduğu halde geceledi.

Hz. Aişe’nin zifar boncuğundan gerdanlığı koptu, onun gerdanlığını aramak insanları şafak atıncaya kadar yollarından alıkoydu. Yanlarında su da olmadığından, Ebû Bekir radıyallahu anh, Aişe radıyallahu anha’ya:

“İnsanları yollarından alıkoydun, yanlarında su da yok,” diye kızdı.

Allah; Peygamberine temiz toprakla temizlenme ruhsatını indirdi.

Müslümanlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kalkıp ellerini yere vurdular, ellerine toprak almadan kaldırıp onunla yüzlerini, ellerinin içinden koltuk altına ve omuzlarına kadar kollarını mesh ettiler.

İbn-i Yahyâ hadisinde şunu ziyade etti:

İbn-i Şıhab hadisinde insanlar bu rivâyete itibar etmezler, dedi.

Ebû Dâvud; İbn-i İshak da böyle rivâyet etti dedi, orada İbn-i Abbas’tan, Yunus’un zikrettiği gibi, iki vuruşu zikretti.

Bu hadis-i Ma’mer Zührî’den nakledip iki vuruşu rivâyet etti.

Mâlik dedi ki; Zührî’den o da Ubeydullah bin Abdullah’tan o da babasından, o da Ammar’dan. Ebû Üveys şöyle dedi:

İbn-i Uyeyne orada şüphe etti, bir kere şöyle dedi.

Ubeydullah’tan, babasından veya Ubeydullah’tan, o da İbn-i Abbas’tan.

Bir kere de şöyle dedi. Babasından,

Bir kere de şöyle dedi. İbn-i Abbas’tan,

İbn-i Uyeyne orada ve Zührî’den işitmesinde tereddüd etti.

Şu hadiste, onlardan hiç biri iki vuruşu zikretmedi. Ancak benim isimlerini verdiğim kimseler müstesna. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/320; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret b. 105, n. 315, s. 104, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Taris: Gecenin evvelinde yolculuk edip, gecenin sonunda istirahat için bir yere konaklamaya denir.

Ulatulceyş, Zatulceyş: Bu isim Medine yakınında Zülhüleyfe adı verilen yerin diğer ismidir.

Hırz: Renkli boncuk demektir.

Zifar: Yemen’de deniz sahilinde bir şehir adıdır. Orada çok güzel renkli boncuklar çıkar.

*

Şakik radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Abdullah’la Ebû Musâ arasında oturuyordum, Ebû Musâ:

– Ey Abdurrahman’ın babası, biliyorsun bir şahıs cünüp olup bir ay su bulamazsa teyemmüm etmeyecek mi? Dedi. Ebû Abdurrahman:

Hayır bir ay su bulamazsa da (teyemmüm yapamaz) dedi. Ebû Musâ:

– Maide sûresindeki meâlen (su bulamazsanız temiz toprakla teyemmüm edin) ayetini nasıl tatbik ederdiniz, dedi. Abdullah:

– Eğer insanlara böyle ruhsat verilse su onlara soğuk göründüğü vakit toprakla teyemmüm etmeleri ihtimali var, dedi. Ebû Musâ:

– Bunun için mi teyemmümü hoş görmüyorsun. Abdullah:

– Evet bunun için, dedi. Ebû Musâ ona:

Ammar’ın Ömer’e sözünü işitmedin mi? Ammar:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni bir hizmete gönderdi. Cünüp oldum, su bulamayınca toprakta hayvanın yuvarlandığı gibi yuvarlandım ve gelince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattım. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Şöyle yapsan sana yeterdi, diyerek ellerini toprağa vurup, elini silkti.

Sağ elini soluna, sol elinin içini sağına vurduktan sonra, yüzüne sürdü, dedi. Abdullah da Ebû Musâ’ya:

Bilmiyor musun? Ömer Ammar’ın sözüyle ikna olmadı, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/321; Buharî, Kitâb’ut-Teyemmüm, b. 3, s. 87, c. 1; Müslim, Kitâb’ul-Hayız, b. 28, n. 368, s. 280, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 108, n. 321, s. 170, c. 1)

*

Abdurrahman bin Ebza radıyallahu anh’dan:

Ömer bin Hattab’ın yanında idim, bir zat gelerek biz bir veya iki aylık yerde bulunuyoruz, dedi. Hz. Ömer; ben suyu bulmadıkça namaz kılmam, dedi. Ammar ise:

Ey mü’minlerin emiri hatırlamıyor musun seninle ben deve güderken cünüp olduk, ben toprakta yuvarlandım. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelince durumu anlattım. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Şöyle yapman sana yeterdi.” Buyurdu ve ellerini toprağa vurup (tozunu) üfledi. Elleri ile yüzünü ve kolunun yarısına kadar ellerini mesh etti. Ömer radıyallahu anh:

Ey Ammar Allah’tan kork, dedi. Ammar da:

Ey mü’minlerin emiri, istersen Allah’a yemin olsun, bunu ebedi kimseye söylemem, dedi. Ömer:

“- Hayır seni men etmem. Allah’a yemin olsun teyemmüm hakkında naklettiğini biz sana bırakırız,” dedi.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/322; Buharî, Kitâb’ut-Teyemmüm, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Teyemmüm, b. 28, n. 368, s. 280, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 107, n. 321, s. 168, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 110, n. 144, s. 268; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 91, n. 569, s. 188, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Hz. Ömer, hayır seni bu hadis-i nakletmekten men etmem, senin teyemmüm hakkında nefsine razı olduğun hususu sana havale ederiz. Günahı sevabı sana ait olur, dedi.

*

Ammar bin Yâsir radıyallahu anh’dan:

Rivâyet edilen bir önce geçen şu hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey Ammar sana şöyle yapmak yeterdi,” buyurarak, ellerini yere vurduktan sonra birini öbürüne vurup, elleriyle yüzlerini ve bileklerini yarısına kadar kollarını meshetti. Ve dirseklere yetiştirmedi. Yere de bir defa vurdu.

Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadis-i Veki A’meş’ten Selem bin Küheyl’den Abdurrahman bin Ebzî’den rivâyet etti. Bu hadis-i Cerir A’meş’ten o da Seleme bin Küheyl’den, o da Said bin Abdurrahman bin Ebzî’den yani babasından rivâyet etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/323)

*

Ammar’dan şu kıssa rivâyet edildi:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana (şu) yeterdi, diye ellerini toprağa vurup, elini üfledikten sonra eliyle yüzünü ve avuçlarını meshetti. Seleme şüphe ederek bilmiyorum (dirseklere kadar mı?) kasdetti. Yoksa avuçlara kadar mı, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/324)

*

Şu’be radıyallahu anh bir önce geçen şu hadis-i ayni İsnâdla rivâyet etti: Ammar dedi ki: Sonra elini üfledi. Onunla yüz ve ellerini dirseklerine kadar veya kollarına kadar meshetti, dedi. Şu’be şöyle anlatıyor: Seleme rivâyetinde avuçlar, yüz, kollar diyordu. Bir gün Mansur O’na söylediğine dikkat et, senden başkası kolları söylemiyor, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/325)

*

Ammar radıyallahu anh’dan:

Rivâyet edilen şu hadiste dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ancak senin ellerini yere vurarak iki elinle yüzünü ve avuçlarını meshetmen sana yeterdi.” Hakem hadis-i sevketti.

Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadis-i Şu’be Hüseyin’den, o da Ebû Mâlik’ten rivâyet etti. Ebû Mâlik dedi ki: Ammar’ın bunun mislini söylediğini işittim. Ancak o Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindeki tozu üflemedi, dedi. Hüseyin bin Muhammed, Şu’be’den o da Hakem’den rivâyetle şu hadiste dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem iki avuçlarını yere vurdu ve üfledi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/326)

*

Ammar bin Yâsir radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e teyemmümden sordum.

– Yüz ve kollar için, toprağa bir kere vurmamı emretti, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/327)

Hadisin Açıklaması

Bu hadise dayanarak Evzâî ve Ahmed bin Hanbel teyemmümde yüz ve kolların meshi için, yere bir kere vurmanın kâfi geldiğine hükmettiler. (Hattâbi)

*

Eban radıyallahu anh’dan:

Katade’ye: Seferde teyemmümden soruldu da, bana bir haberci haber verdi, o da Şa’bi’den, o Abdurrahman bin Ebza’dan o da Ammar bin Yâsir’den duymuş.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Dirseklere kadar,” (meshedilecek) buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Taharet, 123/328)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları