Tezyîn Ne Demek? Tezyîn Ne Anlama Gelir?

Tezyîn ne demek? Tezyîn kelimesinin anlamı nedir? Tezyîn kelimesine örnek cümleler...

Tezyîn: Süsleme, ziynetlendirme anlamlarına gelmektedir.

TEZYÎN KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Sanatına önce tevâzûyu öğrenmekle başlamış olan Sinan, zâhirdeki emsalsizliğini, rûhî derinliğinde de göstererek o an hattat Karahisârî’nin fedâkârlığını düşündü ve Sultân’ın sözlerine edeple şu mukàbelede bulundu:

‘‘---Sultânım! Hattat Karahisârî bu câmi-i şerîfi hatlarıyla tezyîn ederken gözlerini fedâ etti. Bu şerefi ona bahşediniz!..’’

*****

Osmanlı’da hat, işte böyle kudretli kâbiliyetler tarafından gelişmiş, neticede insanları hayret ve hayranlığa sevk eden bir seviyeye ulaşmıştır ki, bunun sayısız örneği elimizdedir. Bu hüsn-i hat örnekleri, başta mâbedler olmak üzere birçok mekânı tezyîn etmiş ve ruhlara yüzyıllardır ayrı bir haz ve letâfet sunmuştur.

*****

Hazret-i Yûnus’un şiirlerini, mânevî bir perspektif yerine sırf zâhirdeki tecellîsi itibârıyla telâkkî eden bir kısım gâfil kimseler, neşriyatlarında öteden beri Yûnus’un insana bakış açısını “hümanistlik” tâbiriyle dillerine dolamakta ve onu kendi aldatıcı ve sahte hümanistlikleri için kullanmaya çalışmaktadırlar. Oysa şahsiyeti İslâmî değerlerle oluşan Yûnus’un insana bakışı ile günümüzdeki ‘‘hümanizm’’ anlayışı arasında büyük farklılıklar
vardır. Yûnus, insanı azîz bir varlık olarak bilir ve bu kıymeti muhâfaza yolunda beşerin süfliyâta düşmeyip ulvîliklere doğru mesâfe alması için gayret sarf eder. Yani Yûnus’un insana atfettiği kıymetin yönü, onu hayvanlardan aşağı duruma düşüren nefsânî azgınlıkları tahrik ve uyandırma değil, meleklerin bile gıpta edip imreneceği ulvîliklere nâil kılan gönül âlemini tezyîndir. Bugünkü hümanizm ise, Avrupalılar’ın, dînî ve millî kitleleri kandırma ve aldatma yoluyla kendi dînî ve millî kültürlerini yaygınlaştırmaları şeklindedir. Şefkat ve merhamet duygularının istismârıdır. Göstermeliktir. Bu sebeple rûhî haslet ve kıymetleri dumura uğratmaktan başka bir vazife görmemektedir. Bu gerçeği görmek için, nefsi frenleyip
ıslâh etme yolunu tamamen terk ederek insanları hayvânî hislerin girdabında boğan hümanist Batı’nın elinde bir zulüm tarlasına dönen dünyanın hazin tablosuna bakmak kâfîdir!

*****

Büyük binâlar inşâ edilirken kuşlar için de tezyînatlı yuvalar yapılmıştır. Üsküdar’daki Yeni Câmi’nin duvarlarında bulunan zarif ve sanat hârikası kuş yuvaları, hayrat sahiplerinin bu husustaki hissiyat ve inceliğini pek bâriz bir şekilde aksettirir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.