Tilki ve Domuz Derisi Kullanılır mı? Hangi Hayvanların Derisi Kullanılabilir?

Tilki ve domuz derisi kullanılır mı? Hangi hayvanların derisi kullanılabilir? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Eti yenen hayvanlar ve eti yenmeyen hayvanlar var. Eti yenen hayvanlar, besmele ile kesilmek suretiyle, onların her türlü malzemesinden istifade etmek mümkündür. Eti yenmeyen hayvanlar da malumunuz domuz diye tabir ettiğimiz hayvanın dışındaki bütün hayvanlardır. Bazı mezheplerde köpek de buna dahil ediliyor. Bunlar haricindeki hayvanlar, tabaklanmak suretiyle kullanılabilir hale gelir.

Tabii bu hayvanların avlanması, ekolojik dengeyi bozması gibi durumları bir kenara bırakacak olursak: Mesela bir adam tilki ölüsü bulmuş, bunun derisini yüzüp tabaklama işlemiyle — ki bu işlem bazen tuzla yapılıyor, bazen güneşe serilerek — temiz hale getiriyor. Günümüzde bu işler genellikle kimyasal yöntemlerle yapılıyor. Bizim çocukluğumuzda kestiğimiz kurbanların derileri tuzlanır, sonra tabakhaneye gönderilirdi. Neticede bu da kimyasal işlemdir. Eski usullerden biri de deriyi gerdirip güneşte kurutmaktır; bu şekilde de tabaklanmış olur.

Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) buyuruyor ki: “Küllü ihab fakat tahura”, yani tabaklama işlemi yapılmış olan bütün deriler temiz hale gelir. Ancak bu durumdan sadece domuz istisnadır.

Bir de insan derisi var tabii. İnsan derisi de, kerametine ve saygınlığına binaen, böyle işlerde kullanılmasın diye tabaklama işlemine Allah muhafaza etsin tabi tutulmaz.

Onun haricinde ister samur olsun, ister tilki, ister ayı, ister başka bir hayvan; bu hayvanların derileri tabaklandı mı, temiz hale gelir ve kullanılabilir. Ama domuzun derisi hiçbir şekilde ister tabakla, ister ateşle, ne yaparsan yap kullanılabilecek bir şey değildir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.