Tin Suresi 5. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tin Suresi 5. ayeti ne anlatıyor? Tin Suresi 5. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tin Suresi 5. Ayetinin Arapçası:
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِل۪ينَۙ
Tin Suresi 5. Ayetinin Meali (Anlamı):
Sonra onu aşağıların en aşağısına indirdik.
Tin Suresi 5. Ayetinin Tefsiri:
Bu
ilâhî fabrikayı çalıştırma bakımından insanlar ikiye ayrılır:
Birincisi,
Peygamber (s.a.s.)’in davetini kabul etmeyenlerdir. İman ve sâlih amellerden
mahrum olan bu kimseler, bu fabrikayı, Yaratan’ın rızâsına uygun idare
edemezler. Kendilerini yaratılmışların en mükemmeli kılabilecek imkânları,
yaratılış gayesine aykırı bir istikâmette kötüye kullanırlar. Böyle olunca da,
hayatın başlangıç noktasından devamlı güzele ve ileriye doğru ilerlemek, kesintisiz
gelişme ve ecir alma imkânından yararlanmak yerine geriye, insandan geri
canlılar âlemine doğru gitmiş, alçalmış olurlar. Aşağıların en aşağısı bir
derekeye yuvarlanırlar. Hayvanlardan daha aşağı ve şaşkın hale düşerler.
Neticede de, hallerine uygun bir ceza olarak cehennemin dibini boylarlar.
Dolayısıyla onlar için dünyada da ukbâda da gönüllerine ferahlık verecek
müjdeli bir haber yoktur. Şu âyet-i kerîme onların bu hazin durumunu ne güzel beyân
eder:
“Yemin olsun ki biz cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi
cehenneme uyumlu yaratmışızdır. Şu sebeple ki, onların kalpleri var, fakat
bununla gerçeği anlamazlar; gözleri var onunla görmezler; kulakları var onunla
işitmezler. Hâsılı bunlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan daha şaşkındırlar.
İşte asıl gafil olanlar da bunlardır.” (A‘râf 7/179)
İnsanın
“aşağıların aşağısına çevrilmesi”nde, bebeklik, çocukluk, gençlik dönemlerinden
geçip olgunluğa, en güçlü ve kuvvetli dönemine eriştikten sonra yavaş yavaş
gücünün ve kuvvetinin azalması, bedeninde hastalık ve zaafiyetlerin oluşması,
azalarının çalışamaz hale gelmesi, iyice ihtiyarlayıp erzel-i ömre düşmesi
mânası da vardır. Öyle güçsüz bir duruma düşer ki hayat çekilmez olur. Şu iki
âyet-i kerîme onun bu hâline ışık tutar:
“Kime uzun ömür verirsek onu yaratılışta baş aşağı çeviririz. Hiç
akıl erdirmiyorlar mı ki gidiş nereye?” (Yâsîn 36/68)
“…İçinizden kimi erkenden, hatta çocuk yaşta ölür. Kimi de ömrün
en düşkün çağına kadar yaşatılır da, daha önce bazı şeyler öğrenmişken artık
hiçbir şey bilmez hâle gelir.” (Hac 22/5)
İşin
en dikkat çeken yönü, her insan üzerinde bu ilâhî tasarruflar durmadan cereyan
etmektedir. Hiçbir insanın, üzerinde mutlak hâkimiyeti olan bu küllî iradenin
murakabe, kontrol, takip ve tasarrufundan çıkması, kurtulması mümkün değildir.
Herkes mecbûren ve zarûreten Allah’ın koyduğu bu ilâhî fıtrî kanunlara uymak
durumundadır.
İkincisi,
Peygamber (s.a.s.)’in davetini kabul eden, getirdiği esaslara inanıp sâlih amel
işleyen bahtiyarlardır. Onlar yaratılış gayelerine uygun davrandıkları,
kendilerine emânet edilen ilâhî fabrikayı, Yaratan’ın rızâsına uygun
çalıştırdıkları için dünyada devamlı daha güzele ve daha iyiye doğru
ilerlerler. An be an, nefes be nefes, adım be adım, gün be gün sevaplarını,
Hakk’a yakınlıklarını artırırlar. Samimi niyetleri, Allah Teâlâ’nın tüm
yasaklarından kaçınmak, razı olduğu işleri en güzel şekilde yerine getirmek
olduğu için, güçleri yettikçe bunları yapar sevaplarını alırlar. Hastalık ve
yaşlılık gibi zaruri sebeplerle ibâdetlerinde bir aksama olursa da Yüce
Rabbimiz, gençlik ve sıhhatli hallerinde yaptıkları gibi bunları yapmış kabul
eder ve sevaplarını eksiksiz verir. Âhirette de huzuruna getirdikleri güzel
amelleri duruma göre bire ondan başlayıp bire yüz, bire yedi yüz ve istediğine
daha fazla katlayarak (bk. Bakara 2/161; En‘âm 6/160) mükâfatlarını tastamam
verir. Onları yüksek cennetlerde eksilmesi, azalması, kesilmesi mümkün olmayan
bol ve ebedî nimetlere gark eder.
Öyleyse:
Tin Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tin Suresi 5. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...