Tin Suresi 6. Ayeti Ne Anlatıyor?
Sevabı bitmeyecek amel hangisidir? Tin suresi 6. ayet ne anlatıyor? Prof. Dr. Ömer Çelik Hoca anlatıyor...
Tin suresi 6. Ayet: "Ancak iman edip sâlih ameller yapanlar müstesnâ! Onlar için hiç eksilmeyen ve tükenmeyen bir mükâfat vardır."
-
TEFSİRİ
Bu ilâhî fabrikayı çalıştırma bakımından insanlar ikiye ayrılır:
Birincisi, Peygamber (s.a.s.)’in davetini kabul etmeyenlerdir. İman ve sâlih amellerden mahrum olan bu kimseler, bu fabrikayı, Yaratan’ın rızâsına uygun idare edemezler. Kendilerini yaratılmışların en mükemmeli kılabilecek imkânları, yaratılış gayesine aykırı bir istikâmette kötüye kullanırlar. Böyle olunca da, hayatın başlangıç noktasından devamlı güzele ve ileriye doğru ilerlemek, kesintisiz gelişme ve ecir alma imkânından yararlanmak yerine geriye, insandan geri canlılar âlemine doğru gitmiş, alçalmış olurlar. Aşağıların en aşağısı bir derekeye yuvarlanırlar. Hayvanlardan daha aşağı ve şaşkın hale düşerler. Neticede de, hallerine uygun bir ceza olarak cehennemin dibini boylarlar. Dolayısıyla onlar için dünyada da ukbâda da gönüllerine ferahlık verecek müjdeli bir haber yoktur. Şu âyet-i kerîme onların bu hazin durumunu ne güzel beyân eder:
“Yemin olsun ki biz cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi cehenneme uyumlu yaratmışızdır. Şu sebeple ki, onların kalpleri var, fakat bununla gerçeği anlamazlar; gözleri var onunla görmezler; kulakları var onunla işitmezler. Hâsılı bunlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan daha şaşkındırlar. İşte asıl gafil olanlar da bunlardır.” (A‘râf 7/179)
İnsanın “aşağıların aşağısına çevrilmesi”nde, bebeklik, çocukluk, gençlik dönemlerinden geçip olgunluğa, en güçlü ve kuvvetli dönemine eriştikten sonra yavaş yavaş gücünün ve kuvvetinin azalması, bedeninde hastalık ve zaafiyetlerin oluşması, azalarının çalışamaz hale gelmesi, iyice ihtiyarlayıp erzel-i ömre düşmesi mânası da vardır. Öyle güçsüz bir duruma düşer ki hayat çekilmez olur. Şu iki âyet-i kerîme onun bu hâline ışık tutar:
“Kime uzun ömür verirsek onu yaratılışta baş aşağı çeviririz. Hiç akıl erdirmiyorlar mı ki gidiş nereye?” (Yâsîn 36/68)
“…İçinizden kimi erkenden, hatta çocuk yaşta ölür. Kimi de ömrün en düşkün çağına kadar yaşatılır da, daha önce bazı şeyler öğrenmişken artık hiçbir şey bilmez hâle gelir.” (Hac 22/5)
İşin en dikkat çeken yönü, her insan üzerinde bu ilâhî tasarruflar durmadan cereyan etmektedir. Hiçbir insanın, üzerinde mutlak hâkimiyeti olan bu küllî iradenin murakabe, kontrol, takip ve tasarrufundan çıkması, kurtulması mümkün değildir. Herkes mecbûren ve zarûreten Allah’ın koyduğu bu ilâhî fıtrî kanunlara uymak durumundadır.
İkincisi, Peygamber (s.a.s.)’in davetini kabul eden, getirdiği esaslara inanıp sâlih amel işleyen bahtiyarlardır. Onlar yaratılış gayelerine uygun davrandıkları, kendilerine emânet edilen ilâhî fabrikayı, Yaratan’ın rızâsına uygun çalıştırdıkları için dünyada devamlı daha güzele ve daha iyiye doğru ilerlerler. An be an, nefes be nefes, adım be adım, gün be gün sevaplarını, Hakk’a yakınlıklarını artırırlar. Samimi niyetleri, Allah Teâlâ’nın tüm yasaklarından kaçınmak, razı olduğu işleri en güzel şekilde yerine getirmek olduğu için, güçleri yettikçe bunları yapar sevaplarını alırlar. Hastalık ve yaşlılık gibi zaruri sebeplerle ibâdetlerinde bir aksama olursa da Yüce Rabbimiz, gençlik ve sıhhatli hallerinde yaptıkları gibi bunları yapmış kabul eder ve sevaplarını eksiksiz verir. Âhirette de huzuruna getirdikleri güzel amelleri duruma göre bire ondan başlayıp bire yüz, bire yedi yüz ve istediğine daha fazla katlayarak (bk. Bakara 2/161; En‘âm 6/160) mükâfatlarını tastamam verir. Onları yüksek cennetlerde eksilmesi, azalması, kesilmesi mümkün olmayan bol ve ebedî nimetlere gark eder.