Tsunami Nedir, Nasıl Oluşur, Nerelerde Görülür?

Tsunami nedir nasıl oluşur, nerelerde olur? Tsunamiden en çok etkilenen ülkeler hangileridir? Tsunamide kaç kişi öldü? Son 100 yıl içinde gerçekleşen tsunamilerin meydana gelme nedenleri, toplumlar üzerindeki etkisi, tsunamiden sonra oluşan tehlikeler ve yaşanan can kayıpları.

Birleşmiş Milletler (BM) Aralık 2015’te düzenlediği genel kurul toplantısında, 5 Kasım’ı “Dünya Tsunami Farkındalık Günü” olarak kabul etti.

TSUNAMİ 10 YIL İÇİNDE DÜNYA NÜFUSUNUN % 50’SİNİ TEHDİT EDECEK

Birleşmiş Milletler’in (BM) 2020 yılında yayımladığı rapora göre, tsunami felaketi, önümüzdeki 10 yıl içinde dünya nüfusunun yüzde 50’sini tehdit edecek boyutlara ulaşacak. Raporda, doğru politikalar ve önlemlerin önceden hayata geçirilmesinin olası felaket senaryolarını önlemeye yardımcı olabileceği belirtildi.

Tsunamiyi en tehlikeli doğal afetler kapsamına alan BM, tsunamiye meyilli bölgelerde kentleşmenin ve turizmin önüne geçilmesini, aksi takdirde çok sayıda insanın risk altına girebileceği uyarısında bulundu.

TSUNAMİDEN EN ÇOK ETKİLENEN ÜLKELER

Sri Lanka, Hindistan, Endonezya, Tayland ve Japonya, tsunamiden en çok etkilenen ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı.

Japonca bir terim olan “Tsunami” “tsu” (liman) ve “nami” (dalga) kelimelerinden oluşuyor. Güçlü bir su altı depreminin ürettiği bir dizi dev okyanus dalgasını tanımlamak için “tsunami” kavramı kullanılıyor.

Gücü Richter ölçeğine göre en az 6,5 olan su altı depremleri tsunamileri oluşturabiliyor. Deprem dışında toprak kayması, volkanik patlama, deniz altı heyelanı ve kıyı kayalıklarının düşmesi de tsunamileri tetikleyebiliyor.

100 YILDA TSUNAMİDEN 260 BİN KİŞİ ÖLDÜ

BM ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre son 100 yıl içinde gerçekleşen 58 tsunami sonucu 260 bine yakın insan hayatını kaybetti.

Hindistan, Endonezya, Maldivler, Myanmar, Sri Lanka, Tayland ve Japonya’nın en çok tsunami gerçekleşen ülkeler olduğu biliniyor.

Son yıllarda UNESCO Oşinografi Komisyonu (IOC), tsunami erken uyarı hizmetlerini koordine etmek için bir dizi çalışma yürütüyor. Bu maksatla Pasifik, Hint Okyanusu, Karayipler ve Kuzey-Doğu Atlantik, Akdeniz ve Bağlantılı Deniz bölgeleri için dört ayrı Tsunami Erken Uyarı İstasyonu ve Azaltma Sistemi kuruldu.

UNESCO, bu çalışmalarıyla tsunami felaketlerinde can ve mal kayıplarını en aza indirmek için yapılması gereken uygulamalar konusunda farkındalığı artırmayı amaçlıyor. IOC, üye ülkelerde gerçekleştirdiği eğitim programlarıyla da tsunami iletişimi ve tahliye tatbikatları düzenliyor.

TARİHİN EN BÜYÜK 10 TSUNAMİSİ

11 Mart 2011’de Japonya’nın Kuzey Pasifik kıyısında meydana gelen tsunami 18 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Japonya’nın doğu kıyısında oluşan 10 metre yüksekliğindeki dalgalar, 452 bin kişinin geçici barınaklara taşınmasına neden oldu.

26 Aralık 2004’te Endonezya’nın Sumatra kıyılarında 9,1 büyüklüğündeki deprem sonrası tsunami felaketi yaşandı. 30 kilometre derinlikte meydana geldiği tahmin edilen deprem sonrası oluşan 50 metre yükseklikteki dalgalar Meubolah, Sumatra’da 5 kilometre içeriye kadar ilerledi. Olayda yaklaşık 230 bin kişi hayatını kaybetti.

15 Haziran 1896’de Japonya’nın Sanriku bölgesinde 7,6 olarak tahmin edilen deprem ve ardından gerçekleşen tsunaminin 11 binden fazla evi yıktığı 22 bin kişinin de ölümüne neden olduğu belirtiliyor. 38 metre yükselen dalgaların ayrıca Çin’in doğu kıyılarını etkilediği ve 4 bin kişinin ölümüne neden olduğu raporlarda yer aldı.

27 Ağustos 1883’te Endonezya’da Krakatau Kaldera volkanının patlaması sonucu meydana gelen tsunami, Anjer ve Merak kasabalarını yıktı. Tsunami sonucu 38 bin, volkanik patlama sonucu ise 2 bin kişi olmak üzere toplamda 40 bin civarı insanın hayatını kaybettiği açıklandı.

13 Ağustos 1868’de Şili’nin kuzeyinde 8,5 büyüklüğündeki depremden sonra oluşan ve dalga boyu 21 metre olduğu tahmin edilen tsunaminin ise 3 gün sürdüğü ve yaklaşık 25 bin kişinin ölümüne neden olduğu kayıtlara yansıdı.

24 Nisan 1771’de Japonya’nın Ryukyu Adaları’nda gerçekleşen 7,4 büyüklüğündeki depremin bölgedeki birçok adayı etkilediği, 85 metre yüksekliğindeki dalgaların en büyük zararı Ishigaki Adası’na verdiği belirtiliyor. Bu felakette yaklaşık 12 bin kişinin öldüğü ifade ediliyor.

1 Kasım 1755’te Portekiz’in Başkenti Lizbon’da meydana gelen 8,5 büyüklüğündeki deprem sonrası oluşan 30 metre yüksekliğindeki dalgalar, Portekiz ve Güney İspanya’nın batı kıyısındaki birçok şehri ve Fas’ı ciddi bir şekilde etkiledi. Deprem ve tsunami sonrası Portekiz, Fas ve İspanya’da yaklaşık 6 bin kişi hayatını kaybetti.

28 Ekim 1707’de yine Japonya Nankaido’da meydana gelen 8,4 büyüklüğündeki depremin Kyushyu, Şikoku ve Honshin kıyılarını etkilediği ve dalgaların 25 metreye kadar yükseldiği belirtiliyor. Tsunaminin etkilediği bölgede çok sayıda yerleşim yerinin hasar gördüğü ve yaklaşık 30 bin can kaybının yaşandığı kayıtlara geçti.

18 Ocak 1586’da Japonya’nın Ise Bay bölgesinde meydana gelen 8,2 büyüklüğündeki deprem tsunamiye neden oldu ve dalgalar 6 metreye kadar yükseldi. Can kaybı sayısı ise bilinmiyor.

20 Eylül 1498’de Japonya’nın Enshunada Denizi’nde 8,3 büyüklüğünde bir deprem olduğu tahmin ediliyor. Deprem sonucu oluşan tsunaminin, Kii, Mikawa, Surugu, Izu ve Sagami kıyılarını etkilediği ve 31 bin kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

DEPREMLERİN SEBEPLERİ VE HİKMETLERİ

Depremlerin Sebepleri ve Hikmetleri

ORMAN YANGINLARININ SEBEPLERİ VE SONUÇLARI - ORMAN YANGINLARINA KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER

Orman Yangınlarının Sebepleri ve Sonuçları - Orman Yangınlarına Karşı Alınacak Önlemler

DEPREM, SEL VB. DOĞAL AFETLER İLÂHİ BİR CEZA MIDIR?

Deprem, Sel Vb. Doğal Afetler İlâhi Bir Ceza mıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.