Tûr Suresi 24. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Tûr Suresi 24. ayeti ne anlatıyor? Tûr Suresi 24. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Tûr Suresi 24. Ayetinin Arapçası:

وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ۬ مَكْنُونٌ

Tûr Suresi 24. Ayetinin Meali (Anlamı):

Etraflarında hizmetlerine tahsis edilmiş, sedeflerinde saklı inciler gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır.

Tûr Suresi 24. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ cennet ehline canlarının çekeceği her türlü meyveden ve etten bol bol ikram edecektir. Vâkıa sûresinin 21. âyetinde canlarının çektiği kuş etlerinden ikram edileceği haber verilir. Burada ise belli bir kayıt yapılmaksızın her türlü et söz konusu edilir. Cennet ehli karşılıklı kadeh tokuşturur; duydukları zevk, eğlence, lezzet ve muhabbet içinde biri diğerinin elinden kadehi alır, elden ele dolaştırırlar. Hissettikleri neş’e ve sürûr ile heyecanlanır, cezbeye kapılırlar. İçleri içecek dolu olan o kadehlerden içerler. Fakat o, dünya içkileri gibi kötülüklere sebep olmaz. İçtikleri o içecekten ötürü aralarında boş sözler cereyan etmez, günaha sokma da söz konusu olmaz. Çünkü o içecek içilince sarhoş eden, lüzumsuz gevezelikler yaptıran, sövüp saydıran, kavgaya götüren ve günah olan davranışlara sevk eden dünyadaki alkollü içkiler gibi değildir. Cennet ehlinin etrafında hizmet etmek üzere genç delikanlılar dolaşır. Bunlar sedefleri içinde gizlenmiş bembeyaz inciler gibidirler. Ellerindeki tabaklarda çeşitli meyvelerle, yiyecek ve içeceklerle dolaşırlar. Nitekim bu hususu açıklayan diğer âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Etraflarında altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır.” (Zuhruf 43/71)

“Çevrelerinde, çağıldayan tertemiz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır.” (Saffât 37/45)

“Etraflarında hiç yaşlanmayan gençler hizmet için âdeta pervane olur; durmadan çağıldayan pınarlardan doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle… Bu içecekten ötürü ne başları ağrır, ne de sarhoş olurlar.” (Vâkıa 56/17-19)

Böyle müstesna güzellikteki nimetlerle mest olan cennetlikler, dünyadaki hallerini hatırlayarak kendi aralarında derin bir sohbete dalarlar:

Tûr Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tûr Suresi 24. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.