Türbenin 25 Yıllık Gönüllü Bekçisi

İstanbul’da otobüs şoförlüğünden emekli olduktan sonra memleketi Amasya’ya yerleşen 75 yaşındaki Muammer Uca, 25 yıldır bir türbenin gönüllü bekçiliğini yapıyor.

Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesinde yaşayan 75 yaşındaki Muammer Uca, ilçede bulunan “Arap Dede” türbesinin 25 yıldır gönüllü bekçiliğini yapıyor.

ARAP DEDE TÜRBESİNİN GÖNÜLLÜ BEKÇİSİ

Uzun yıllar, İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğünde (İETT) otobüs şoförlüğü yaptıktan sonra emekli olunca memleketi Gümüşhacıköy ilçesine dönen Uca, 1600'lü yıllarda yaşadığı belirtilen din alimi “Arap Dede”nin türbesinin gönüllü bekçiliğini üstlendi.

Uca, yaşı ilerlemesine rağmen türbenin bütün işlerini severek yaptığını söyledi. Çalıştığı yıllarda türbenin bakımsız haline üzüldüğünü ifade eden Uca, bir gün memleketine dönünce türbeye gönüllü olarak hizmet etmeyi planladığını anlattı.

Memleketine yerleşince, hayırseverlerin de desteği ile türbenin etrafını onardığını ve üzerini kapattığını, mezar taşı yaptırdığını, çevresine ağaçlar diktiğini, alanı çitle çevrelediğini, yoldan görünmesi için tabela yaptırdığını belirten Uca, her gün türbeye gelerek çiçekleri ve ağaçları suladığını, etrafı süpürdüğünü ve dua ettiğini aktardı.

“ÖLENE KADAR BURAYA HİZMET ETMEYİ DÜŞÜNÜYORUM”

Gönüllü olarak yaptığı işini son nefesine kadar sürdürmeyi istediğini vurgulayan Uca, şöyle devam etti:

“Kendimi buraya adadım, gece demiyorum, gündüz demiyorum hep buraya hizmet ediyorum. Yaptığım işten hiç bıkmıyorum ve ölene kadar da buraya hizmet etmeyi düşünüyorum. Ben burada olunca bir rahatlık ve huzur hissediyorum. Emekliyim yapacak bir işim yok, kahvehanede boş vakit geçireceğime gelip burayla ilgileniyorum. Dışarıda olduğum zamanlar, burası aklımdan hiç çıkmıyor, hep burayı düşünüyorum. Gece, gündüz burası hep aklımda, hiç aklımdan çıkmıyor.”

Türbeyi ziyaret edenleri görünce çok mutlu olduğunu dile getiren Uca, “Burada gelip dua edenler olduğu sürece benim içimdeki heves bitmez. Ben bir karşılık beklemeden bu işi yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. En büyük mutluluğum, burayı ziyaret edenleri görmek.” dedi.

“BURAYA GÖZÜ GİBİ BAKIYOR”

Türbeyi ziyaret eden Menderes Kırmızı ise Uca’nın büyük bir özveriyle türbenin bakım ve temizliğini yaptığını ifade ederek şunları kaydetti:

“Muammer abi gönül verdi bu işe ve elinden geldiğinin fazlasını yapıyor türbe için. Onu takdir ediyoruz. Hayırsever vatandaşlar da destek veriyor. Muammer abi de büyük bir aşkla buraya gözü gibi bakıyor.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.