Türk Milletinin Vatan Sevgisi Nasıldır?
Vatan sevgisi imandan mıdır? Türk milletinin vatan sevgisi nasıldır? Türklerin vatan sevgisi ve mehmetçiğin merhameti.
Sevginin en tabiî neticesi fedâkârlıktır. Seven, sevdiğine karşı, sevgisi ölçüsünde fedâkârlık yapmayı zevk ve vazîfe olarak telâkkî eder. Bu, âşığın mâşûkuna can vermesine kadar gider.
“VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR”
Can ve malın Allah yolunda, vatan ve millet uğrunda fedâ edilmesi, kulun Rabbine duyduğu muhabbetinin en güzel bir tezâhürüdür. Bunun içindir ki:
“Vatan sevgisi îmandandır...” buyrulmuştur.
TÜRKLERDE VATAN SEVGİSİ
Bir şeyin ne kadar sevildiği, gerektiğinde onun için yapılabilen fedâkârlık ve göze alınabilen risk ile ölçülür. Bu bakımdan Çanakkale’de yaşananlar, müstesnâ bir vatan sevgisinin en canlı tezâhürleridir.
Malazgirt’te Alparslan, haçlılar karşısında Kılıçarslan, İngiliz haçlıları önünde Selâhaddîn-i Eyyûbî, Kosova’da Murad Hüdâvendigâr, Niğbolu’da Yıldırım Bayezid, İstanbul’da Fâtih, Çaldıran’da Yavuz Selim, Plevne’de Gâzi Osman Paşa ne ise Çanakkale’de Mehmetçik o oldu.
Bizler, mâzimizi yüreğimizde canlı tutmak zorundayız. Unutmayalım ki mâzinin bittiği yerde, millet biter, insan biter, iz’an biter. Millet, tarihinden ibârettir. Onu tarihinden sıyırırsanız, geriye insan sürüsü kalır. Yeni eserler ve yeni nesiller, mâzinin devrettiği unsurların zenginliği nisbetinde canlı, güçlü ve devamlı olur. Milletlerin bekâsı; hassas, duygulu ve seviye kazanmış bir kalbe sâhip olan nesiller yetiştirmekle mümkündür. Çocuklarına, Çanakkale destânını ninni yapan nesil, îmânına, milletine ve bütün maddî-mânevî değerlerine sâhip çıkacaktır.
MEHMETÇİĞİN MERHAMETİ
Dedelerimizin savaşta düşmana gösterdiği insanlık numûnelerini, biz barışta birbirimize gösterebilirsek; dünyayı daha merhametli kılabilmek için, çok önemli bir adım atmış olacağız. Nitekim bu merhamet, düşmanımız olan Çanakkale Karma Kolordu İngiliz Kumandanı General William Birdword’a şu tarihî sözleri söyletmiştir:
“Türk askeri kadar vatanı için gözünü kırpmadan ölen, savaş ânında müthiş bir cesaretle fırtınalar estiren, yaralı düşmanını sırtında taşıyarak onu ölümden kurtaran bir başka asker yeryüzünde görülmemiştir.”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Erkam Yayınları