Türk ve Suriyeli Çocuklar Dedelerinin Savaştığı Topraklarda

“Tarihe Yolculuk” projesi kapsamında Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı tarihi Gelibolu Yarımadası’na gelen Türk ve Suriyeli öğrenciler, dedelerinin şehit düştüğü topraklarda duygusal anlar yaşadı.

Ankara’nın Altındağ ilçesi Kaymakamlığınca yürütülen “Tarihe Yolculuk” projesi kapsamında 500 Türk ve 500 Suriyeli öğrenci, Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı tarihi Gelibolu Yarımadası’nda dedelerinin şehit düştüğü toprakları ziyaret etti.

İlk, orta ve lise öğrencilerinin oluşturduğu grup, Çanakkale Savaşları’na sahne olan Gelibolu Yarımadası’nda, 57. Piyade Alayı Şehitliği, Conkbayırı, Şehitler Abidesi, Yahya Çavuş ve Seyit Onbaşı anıtları ile Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’ni gezdi.

Türk ve Suriyeli çocukların kaynaşmasını amaçlayan proje kapsamında şehit dedelerinin mezarlarında dua eden öğrenciler, duygusal anlar yaşadı.

“SURİYELİ VE TÜRK ÇOCUKLARI BİR ARAYA GETİRDİĞİMİZ İÇİN MUTLUYUZ”

Altındağ Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Serdar Tan, “Tarihe Yolculuk” projesiyle güzel bir çalışmaya imza attıklarını söyledi. Altındağ’da 40 bine yakın Suriyelinin yaşadığını belirten Tan, şöyle konuştu:

“Gezimiz çok duygusal geçti. Suriyeli öğrencilerimiz buradaki mezar taşlarında kendi ülkelerinin şehirlerinin yazılı olduğunu görünce duygusal anlar yaşıyor. Burada manevi duyguları had safhaya ulaşıyor. Onların çok mutlu olduklarını gözlemliyoruz. Bizim için de büyük gurur kaynağı oldu bu organizasyon. Çanakkale’de, manevi duygularımızın had safhada olduğu yerde Suriyeli çocuklarla Türk çocukları bir araya getirdiğimiz için mutluyuz çünkü ortak bir geçmişe sahibiz.”

Proje Koordinatörü Ebru Kaynak ise Çanakkale gezisinin ardından İstanbul’u da ziyaret edeceklerini dile getirerek “Türk ve Suriyeli öğrencilerimizi kardeşçe bir arada tutuyoruz. Özellikle şehitlik ziyaretlerinde onlar da bizim gibi çok etkileniyor. Aynı duayı okuduğumuz için aynı tarihi paylaştığımızı anlıyorlar. Çok duygulanıyorlar ve bize teşekkürlerini sunuyorlar.” dedi.

“TARİHİ ALANDA ÇOK DUYGULANDIM”

Öğrencilerden Zümra Kaplan da ziyarette yer aldığı için çok mutlu olduğunu vurgulayarak “Şehitlerimizin mezarını gezdik, tarihi alanda çok duygulandım. Bol bol dua ettim. Suriyeli arkadaşlarımızla beraber gezdiğimiz için mutluyum.” diye konuştu.

Suriyeli Ömer Cuma ise ilk kez geldiği Çanakkale’de şehit dedeleri için dua ettiğini anlattı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.