Türkiye Afrika İlişkilerinde Yükselen Yıldız ‘eğitim’

ÜMMET

Türkiye, Afrika kamuoyu nezdindeki güven veren imajını, Kıta’da sergilediği etkin kamu diplomasisinin en kalıcı araçlarından olan eğitim, kültür ve insani diplomasilerine borçlu.

Türkiye ile Afrika Kıtası’nın kökleri tarihe uzanan çok yönlü bağları bulunmakla birlikte, Türkiye’nin Kıta’ya dönük kamu diplomasisi ancak 2005’de “Afrika Yılı”nın ilan edilmesiyle birlikte tam anlamıyla gerçekleşti. 2010 yılında Afrika Strateji Belgesi’nin hayata geçirilmesi ve II. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde “sürdürülebilir bir kalkınmanın ve bütünleşmenin güçlendirilmesi için yeni bir ortaklık modeli” üzerinde mutabakata varılan 2015-2019 dönemine ilişkin Ortak Uygulama Planı'nın kabul edilmesiyle, özellikle ticaret alanında güçlü olan ilişkiler, eğitim ve kültür alanında da gözle görünür bir ivme kazandı ve somut projelere dönüşmüştü.

Eski sömürgeci ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin Afrika halklarını cezbetmek için kıyasıya rekabet ettiği bir dönemde, Türkiye, Afrika kamuoyu nezdindeki güven veren imajını, hiç kuşkusuz Kıta’da sergilediği etkin kamu diplomasisinin en kalıcı araçlarından olan eğitim, kültür ve insani diplomasilerine borçludur.

Günümüzde “Gelecek Afrika’da” sözüyle sıklıkla anılan Afrika Kıtası, son on yıl içinde dünyanın en hızlı büyüyen 10 ekonomisinden 6’sına, dünya maden rezervlerinin üçte birine ev sahipliği yapan ve her geçen gün daha da güçlenen 54 ülkesi, 1 milyarı aşan nüfusu ile dünyanın en genç kıtasıdır. Dünyadaki en yüksek doğurganlık oranıyla (yüzde 42), 2030 yılında her beş kişiden birinin Afrikalı olacağı öngörülmektedir.

Söz konusu genç nüfusun eğitimi ise, tüm Kıta ülkelerinin sürdürülebilir kalkınma planlarında yer alan en öncelikli ve ivedi ortak ihtiyacı olarak göze çarpmaktadır. Bu nedenle, Afrika Birliği’nin (AfB) 2015 zirvesinde kabul edilen ve Afrika’nın önümüzdeki 50 yıllık yol haritası niteliğini taşıyan Ajanda 2063’ün en önemli ana maddelerden birini “küresel dünyada rekabet edebilen nitelikli insan kaynağının eğitimi”, “yükseköğretime erişimde fırsat eşitliği” ile “bilimsel araştırma ve inovasyon” başlıkları oluşturmaktadır. Yine bu amaç doğrultusunda, 2017 Afrika Birliği Zirvesi’nin ana başlığını “Demografik Fırsat Penceresi: Gençliğe Yatırım” olarak belirlenmiş ve gündem maddesini Afrika’nın geleceğini inşa edecek olan gençlere yapılacak teknik ve mesleki eğitim ile yükseköğretim yatırımları teşkil etmiştir.

Bu bağlamda, son yıllarda Afrika ülkelerinin pek çoğunda kamu eğitim harcamalarının GSYİH’ya oranında belirgin bir artış gözlenmektedir. Öyle ki, Dünya Bankası 2014 verilerine göre yüzde 8.42’lik oranıyla Afrika’nın güney bölgesinde yer alan Zimbabve, dünyada eğitime en fazla harcama yapan ülke konumundadır. Aslında, eğitime yapılan harcamalardaki bu yüksek oranın -Kıta’nın en yıkıcı yüzyılları olarak tarihe geçen sömürge dönemini saymazsak- Afrika’nın kadim eğitim ve bilim geleneği yakından incelendiğinde hiç de şaşırtıcı değildir. Zira, 737 yılında Tunus’ta kurulan Zeytûne Medresesi’nde, UNESCO tarafından dünyadaki ilk üniversite olarak kabul edilen ve Fatma el-Fihrî adında müslüman bir bilim kadını tarafından 859 yılında Fes’te kurulan Karaviyyin’de, 988 yılında Kahire’de kurulan el-Ezher’de, İbn Haldûn, İbn Battûta, İbn Rüşd, Hasan el-Vezzan gibi dünya bilim tarihine yön vermiş sayısız ilim insanın yetiştiğine tanık oluruz. Yine söz konusu ilim ve kültür geleneğine sadık olarak, Afrika Kıtası 1951 yılından beri, tıptan edebiyata kadar çok geniş bir yelpazede 18 Nobel ödülünü elinde bulundurmaktadır.

TÜRKİYE'NİN 'GÖZ KAMAŞTIRICI' BAŞARISI

Ancak, okullaşma oranı yüzde 78, okuma yazma oranı ise yüzde 62 olan Afrika Kıtası’nın, kuzey ve güney bölgelerinde yüzde 90’lara varan okuma yazma oranına karşın Batı Sahraaltı bölgesinin bazı ülkelerinde yüzde 30’lara kadar düşen okuma yazma oranını (UNESCO 2016) ve buna eşgüdümlü olarak ilgili bölgelerdeki eğitim koşulları arasındaki uçurum göz önüne alındığında, Kıta genelinde türdeş bir eğitim standardından bahsetmek oldukça güçtür.

Ne var ki, Afrika’da 1970 yılında 200 bin olan üniversite öğrencisi sayısı, 2016 yılında 6 milyona ulaşmış, 2020 yılında ise 9,6 milyon olması öngörülmektedir. Söz konusu öğrenciler kuzey ve güney bölgelerdeki üniversitelere yoğunlaşmış olmakla birlikte, Kıta genelinde yaklaşık olarak bin 650 devlet ve özel üniversitesinde öğrenim görmektedirler. Ancak bu kurumlar, yükseköğretim alanında özellikle de yüksek lisans ve doktora eğitimine artan sayıdaki talebi yeterince karşılayamamaktadırlar.

Bunun bir sonucu olarak, Afrika Kıtası’nda 10 üniversite öğrencisinden 1’i yükseköğrenimini kendi ülkesinin dışında bir ülkede yapmaktadır. UNESCO ve OECD 2014 verileri incelendiğinde, çoğunluğu yükseköğretim olmak üzere, dünyada 6 milyon öğrenci ülkeleri dışında bir ülkede öğrenim görmektedir, bu öğrencilerin yarıdan fazlasını Asya Kıtası, yaklaşık olarak yüzde 20'sini Avrupa Kıtası, yüzde 10’unu Afrika Kıtası ve yüzde 10’unu Kuzey ve Latin Amerika Kıtası’ndan gelen yabancı uyruklu öğrenciler oluşturmaktadır. Bu verilerden de anlaşıldığı üzere, Afrika uyruklu öğrenciler, dünyadaki yabancı uyruklu bir başka deyişle uluslararası öğrencilerin 3. sırasında yer almaktadır.

Afrika uyruklu öğrencilerin en çok tercih ettikleri ülkelerin başında akademik başarısından dolayı ABD, sömürge geçmişinin getirdiği dil birlikteliği nedeniyle yüzde 49'luk oranla Avrupa Kıtası özellikle de Fransa (dünyada Fransızca konuşan nüfusun yüzde 55’i Afrika’dadır) ile İngiltere yer almaktadır. Coğrafi ve kültürel yakınıktan dolayı tercih ettikleri Kıta ülkelerine gelince ilk sıralarda Güney Afrika, Gana, Tunus ve Fas göze çarpmaktadır. Bununla beraber, son üç yıldır Türkiye’yi tercih eden özellikle Sahraaltı Afrika uyruklu öğrencilerin sayısında büyük bir artış kaydedilmektedir.

Fransız Yüksek Öğretimini Yurtdışında Tanıtma Ulusal Ajansı (Campus France)’ın “Afrika Uyruklu Öğrencilerin Uluslararası Hareketliliği 2017 Raporu”nda Türkiye’nin Afrika Kıtası’na ilişkin uluslararasılaşma stratejisindeki başarısı şu ifadeler ile belirtilmektedir: “2010 yılında Afrikalı öğrencilerin tercih sırasında 34. sırada yer alan Türkiye, 2015’de göz kamaştırıcı bir ilerleme ile 13.sıraya yükselmiştir ki bu da 2010 yılına oranla 9 kat daha fazla Afrika uyruklu öğrencinin bugün Türkiye’yi tercih ettiğini göstermektedir. Türkiye, hatırı sayılır bir burs programının yanı sıra, kültür enstitüleri ağını da yaymaya devam etmektedir. Halihazırda, Afrika'da dört Yunus Emre Enstitüsü (Cezayir, Rabat, Johannesburg, Hartum) faaliyetlerine devam ederken Etiyopya, Mozambik ve Tanzanya'da da açılması gündemdedir.”

Günümüzde “göz kamaştırıcı” bir yükseliş ile Afrika uyruklu öğrencilerin en fazla tercih ettikleri ülkelerin arasında Türkiye’nin yer alması ve bu uluslararası öğrenciler nezdinde bir çekim merkezi haline gelmesinin altında yatan en önemli nedenler ise, Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK) son yıllarda hayata geçirdikleri “Afrika Eylem Planlarının” ve uluslararasılaşma alanındaki başarılı stratejileri ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın sağladığı “Türkiye Bursları”ndaki artıştır.

28 AFRİKA ÜLKESİYLE 41 ANLAŞMA

Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde toplamda 28 ülke ile Afrika’yı dünyada en fazla ziyaret eden devlet adamı olan ve bu ziyaretlerin çoğunluğunda ilgili ülkelerin en prestijli devlet üniversitelerinde yüzlerce Afrikalı üniversite öğrencisi ve akademisyen ile doğrudan temas kurarak hitap etmiş bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın Afrika Açılım Politikası’na kazandırdığı ivme hiç şüphesiz ki, eğitim işbirliğine de geniş ölçüde yansımıştır. Afrika ülkeleriyle Türkiye arasında eğitim alanında işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik olarak Milli Eğitim Bakalığının 28 Afrika ülkesi Eğitim Bakanının katılımıyla 19-21 Ekim 2017 tarihleri arasında İstanbul’da “Türkiye-Afrika Eğitim Bakanları Konferansı”nı düzenlemiştir. Bugün itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı 54 Afrika ülkesinin 28 ülkesi ile eğitim alanında 41 işbirliği anlaşması imzalamıştır.

Bu bağlamda, geçtiğimiz ay Türkiye’ye ilk defa başbakan düzeyinde bir resmi ziyaret gerçekleştiren Nijer hükümetinin en önemli gündem maddelerinden birini, Milli Eğitim Bakanlığımız desteğiyle Nijer milli eğitim müfredatı ve yerli ders kitaplarının hazırlanması ile sosyal ve fen bilimleri alanında eğitimci eğitimi programının hayata geçirilmesi konularının görüşüldüğü Türkiye ile Nijer arasındaki Eğitim İşbirliği Anlaşması oluşturmuştur.

Türkiye-Afrika arasındaki eğitim ilişkileri; yükseköğretim, mesleki ve teknik eğitim ile bilimsel projeler işbirliği olarak üç ana eksende değerlendirilmelidir.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK) 2015 yılından itibaren etkin bir şekilde sürdürdüğü “Afrika Açılım Eylem Planı” çerçevesinde Kıta’nın sürdürülebilir kalkınmasına yönelik yetişmiş insan gücü ihtiyacına destek olmak amacıyla, Afrika ülkelerinin başarılı öğrencilerine kendi hükümetlerinin bursuyla Türkiye’de öğrenim görebilmeleri için ilgili ülkeler ile mutabakat zabıtları imzalanmıştır. YÖK son iki yıl içerisinde 21 ülke ile yükseköğretim mutabakat zaptı imzalanmış olup bunların yüzde 45’lik bir oranla 9’unu Afrika ülkeleri teşkil etmektedir ki, bu oran da Afrika Kıtası’na verilen önemi gözler önüne sermektedir. Söz konusu ülkeler Cezayir, Tunus, Fas, Gambiya, Cibuti, Nijer, Ruanda, Sudan, Uganda’dır.

Yükseköğretim alanındaki bu stratejik işbirliği anlaşmalarının yanı sıra Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı “Türkiye Bursları” çerçevesinde Afrika ülkelerine tahsis edilen burs sayısındaki artış da Afrikalı öğrencilerin Türk üniversitelerini tercih etmesinde önemli bir etkendir. 2017 yılı sonu itibarıyla, ülkemizde Afrika uyruklu 3 bin 891 öğrenci Türkiye Bursları kapsamında eğitim almaktadır. 2017 yılı YÖK verilerine göre lisans ve lisansüstü eğitim gören yaklaşık 100 bin yabancı uyruklu öğrencinin 14 bin 270’ini Afrika uyruklu öğrenciler oluştururken, 3 bin 18 yabancı uyruklu öğretim elemanının yalnızca 135’ni Afrika uyruklu öğretim elemanı oluşturmaktadır.

EĞİTİMİN HER ALANINDA ARTAN İŞBİRLİĞİ

Afrika’nın nitelikli öz beşeri kaynağı ile yeniden inşası ve sürdürülebilir kalkınmasının dayanak noktası olan yükseköğretim ayağının yanı sıra, en az onun kadar önemli bir başka ayağı ise, “Ruanda Mucizesi” örneğinin de temelini oluşturan mesleki ve teknik eğitimdir.

Bu amaçla, Türkiye, Kıta’nın acil ihtiyaçları doğrultusunda nitelikli ara işgücü yetiştirmek için Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) arasında yapılan iş birliği protokolü kapsamında, 2012 yılından günümüze kadar, Afrika Boynuzu ve Sahraaltı bölgesinde bulunan 10 ülkeye (Sudan, Madagaskar, Senegal, Tanzanya, Kamerun, Gine, Zambiya, Togo, Cibuti, Çad) tarım teknolojisinden konaklama ve seyahat hizmetleri alanına kadar 17 farklı alanda bin 248 eğitimci eğitimi ve sektör çalışanlarına eğitim vermiştir.

Ayrıca Türkiye, din ve mezhep ayrılıklarından doğan çatışma bölgelerinin başında gelen Afrika’nın nitelikli din adamı yetiştirme politikasına da Uluslararası Anadolu İmam Hatip Liseleri aracılığıyla destek vermektedir. Uluslararası Anadolu İmam Hatip Liselerinde toplam 434 Afrika uyruklu lise öğrencisi öğrenim görmektedir. Söz konusu liselere en fazla öğrenci gönderen 34 Afrika ülkesinin ilk 5’i ise sırasıyla, Tanzanya, Uganda, Etiyopya, Burundi ve Cibuti’dir.

Diğer yandan, unutulmamalıdır ki 15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla FETÖ’nün okullarını ilk kapatan devletler Afrika Kıtası’nda yer almaktadır ve bu okulları devralan Maarif Vakfı, "Uluslararası Maarif Okulu" ismiyle 90’ıncı okulunu Tunus’ta açmıştır.

Ülkemizin 2023 yılı hedeflerinin en önemlileri arasında yer alan “Orta ve Yüksek Teknolojili Ürünlerde Afro Avrasyanın Üretim ve Tasarım Üssü Olmak ve Bilgi Transfer Ekosisteminin Oluşturulması ile İnsan Kaynakları Sisteminin Oluşturulması ve Geliştirilmesi” ile uyumlu olarak YÖK Uluslararası Proje tabanlı Mevlana Programı ve TÜBİTAK proje destekleriyle, Türk ve Afrikalı bilim insanları özellikle fen bilimleri alanlarında nitelikli araştırma ve inovasyon projelerinde ortak çalışmalar yapmaktadır. TÜBİTAK’ın MHESR (Tunus Yüksek Eğitim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı) ve CNRST (Fas Ulusal Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Merkezi) ile bu alanlarda gerçekleştirdiği işbirlikleri, ilgili ülke ekonomilerine katma değeri yüksek önemli ortak projelere sahne olmaktadır. Ayrıca TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME)’nin 1 milyon 135 bin dolar değerindeki projesi ile Sudan’a “Sıcaklık ve Nem” ile “Medikal” Metroloji laboratuvarlarının kurulacak olması ve BIPM (Uluslararası Ağırlıklar ve Ölçüler Bürosu) işbirliğiyle Kapasite Geliştirme ve Bilgi Transferi (CBKT) programı kapsamında 2018-2019 yılında Kütle alanında Etiyopya, Sıcaklık alanında Gana, RF Mikrodalga alanında Kenya, Boyutsal alanında da Zambiya’ya verilecek eğitim programları, Türk-Afrika Bilgi Transfer Ekosistemi açısından büyük önem arz etmektedir.

Diğer yandan, ne yazık ki uzun yıllar ihmal edilmiş olan kadim ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip olduğumuz Afrika ülkeleri ile sosyal ve beşeri bilimler alanlarında da ortak bilimsel faaliyetleri geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, bu doğrultudaki çalışmaları, son yıllarda Kuzey Afrika’nın en prestijli üniversiteleri işbirliğiyle Kıta’da ve ülkemizde Türk Tarih Kurumu aracılığıyla gerçekleştirdiği ve çok sayıda Türk ve Afrikalı bilim insanını bir araya getiren kongre, çalıştay ve projeler ile desteklemektedir. Bu projeler arasında Gazi Üniversitesi, TRT, Türk Tarih Kurumu, T.C. Dışişleri Bakanlığı ve Halkbankası işbirliğiyle gerçekleşen Gazi Üniversitesi Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (GAKAF) tarafından anlaşmalı olunan 39 Afrika ülkesi devlet üniversitesinin beşeri bilimler alanında en saygın Afrikalı bilim insanları ile birlikte hazırlanan ve Türkiye-Afrika arasındaki kültürel ve tarihi ilişkileri yansıtan Afrika belgeselleri sayılabilir.

Son yıllarda Türkiye’nin Afrika ülkelerine dönük olarak izlediği insan odaklı dış politikası ve karşılıklı yarara dayanan güçlü eğitim ilişkilerinin; dünyanın gözdesi Afrika Kıtası’nın yakın geleceğinin en etkin mimarları olacağından hiç kuşku duyulmayan binlerce Afrika uyruklu öğrenci ve mezunu ile “Bilgi güçtür” Afrika (Burkina Faso) atasözünü haklı çıkaracak şekilde meyvelerini vermekte olduğu görülmektedir.

Kaynak: AA - Prof. Dr. Suna Timur Ağıldere, Gazi Üniversitesi Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (GAKAF) Kurucu Müdürüdür