Türkiye'de Ödünç İşitme Cihazıyla Duydu

Suriye'nin Humus kentinde Esed rejiminin saldırıları sonucu duyma yetisini kaybeden 4 yaşındaki çocuk 3 ay önce geldiği Türkiye'de ödünç işitme cihazı ile duymaya başladı.

Suriye'nin Humus kentinde Esed rejiminin saldırıları sonucu duyma yetisini kaybeden 4 yaşındaki Ahmet Taha 3 ay önce geldiği Türkiye'de ödünç işitme cihazıyla duymaya başladı.

Humus'tan Reyhanlı'ya gelen aile, bombalı saldırılarda işitme konuşma yetisini kaybeden çocuklarına işitme cihazı alabilmek için kendilerine uzanacak yardım elini bekliyor.

Ahmet Taha, rejim kuşatmasındaki Humus El-Waar bölgesinde savaş uçaklarından atılan bombalar sonucu konuşma ve işitme yetisini kaybetti.

Baba Talal Alkashak, Suriye'de acı dolu 5 yıl yaşadıklarını söyledi.

El-Waar bölgesinde rejimin kuşatmasının kendilerinde derin acılar bıraktığını belirten Alkashak, ''3 evladım için dayandım. Bizim gibi birçok aile perişan haldeydi. Abluka bölgesinden çıkmaya çalışan 4 yakınımdan bir daha haber alamadık.'' dedi.

Her gece dua ederek geçirdiklerini ve bomba sesleri yüzünden gözlerine uyku girmediğini belirten Alkashak, şöyle konuştu:

''Talal, Muhammed ve Mahmud adında evlatlarım var. Onların hayatta olmalarına her gün şükrediyorum. Yakınlarımız saldırılarda kaybettim, bazıları ise kuşatmayı kırmak için bulunduğumuz bölgeden ayrıldı ve bir daha geri dönmedi. Evimizin yakınına isabet eden iki bomba yüzünden 4 yaşındaki oğlum Ahmed Taha, şu an ne konuşabiliyor ne de duyabiliyor. Sağlığına kavuşması için Türkiye'ye geldik.''

ÖDÜNÇ İŞİTME CİHAZIYLA DUYABİLDİ

Reyhanlı'da tek odalı evde yaşamaya başlayan Suriyeli Alkashak ailesi, Ahmed için ödünç işitme cihazı buldu.

Uzun aradan sonra evladının az da olsa duymaya başladığını ifade eden baba Alkashak, ''Hatay'daki hastanelere giderek çocuğumu muayene ettirdim. Bizimle çok ilgilendiler, Ahmed'in patlamalardan dolayı kulak zarında hasar oluştuğunu söylediler. Yüzde 11 işitme kaybı var, sol kulağıyla tamamen duymuyor. Patlamalardan dolayı korktuğu için konuşamıyor. İşitme sıkıntısı da buna eklendiği için oldukça zorlanıyor. Mahallemizde bir aileden ödünç aldığımız işitme cihazıyla duymaya başladı, tekrar geri vereceğiz, benim durumum olmadığı için hayırseverlerin desteklerini bekliyorum. Günübirlik işlerde çalışarak ailemin geçimini sağlıyorum.'' şeklinde konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.