Türkiye’de Reklamların Ahlâk Karnesi Açıklandı

Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlâkı Derneğinin (İGİAD) yaptırdığı “Türkiye'de Reklam Ahlâkı Araştırması”yla Türkiye'de reklam ahlâkı kapsamlı olarak ele alındı.

“Türkiye'de Reklam Ahlâkı Araştırması”nın sonuç ve önerileri İGİAD Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı. Projeyi hazırlayan akademisyenlerden Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şuayip Özdemir, toplantıda yaptığı konuşmada, bin 301 kişinin katıldığı araştırmaya göre tüketicilerin reklamları ahlâki açıdan sorunlu bulduğunu kaydetti.

Özdemir; aşırı kazanma hırsı, rekabet, denetim eksikliği, tüketicilerin tepkisizliği gibi hususların, Türkiye'deki reklamları ahlâki açıdan sorunlu hale getirdiğini söyleyerek, “Yaptığımız çalışmanın sonuçlarına göre tüketiciler reklamlarda en çok yanıltıcı bilgi kullanımından, ikinci olarak kadının cinsel obje olarak kullanımından ve üçüncü olarak da erkeğin cinsel obje olarak kullanımından rahatsızlar” bilgilerini verdi.

TV REKLAMLARINDA İÇERİĞİ HAZIRLAYAN AJANSIN İSMİ DE YER ALMALI

Özdemir, yaptıkları çalışmada, reklam içeriğinden en çok sorumlu tarafın “reklam ajansının kendisi” olduğu sonucuna ulaşıldığını anlattı.

Tüketicilerin, “Reklamların zaman olarak fazlalığına” dair şikayetlerinin ilk sırada yer aldığını belirten Özdemir, “Reklamın yönlendirici bulunmasına” yönelik tutumların ise ikici sorunlu husus olarak öne çıktığını kaydetti.

Özdemir, reklamcılık ekosisteminde bir kısır döngüye girildiğini belirterek, “İGİAD reklamcılık alanındaki kısır döngüye çomak soktu. Baktığımız zaman hepimizin çocukları aynı ahlâki dejenerasyona maruz kalıyor. Benim gibi düşünenin çocuğu da TV'deki reklamları izliyor, farklı düşüncedeki insanların çocukları da… Bu hepimizin sorunu. O yüzden meselenin tüm paydaşlarını sorumlu davranmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

Özdemir, TV reklamlarını hazırlayan reklam ajanslarının ismine reklamın bir köşesinde yer verilmesi önerisinde bulunarak, “Reklamlar esnasında içeriği hazırlayan reklam ajanslarının da isimleri yer almalı çünkü tüketici ahlâki açıdan kimi sorumlu tutacağını ya da kime şükran duyacağını bilmeli dedi.

REKLAMCILIK SEKTÖRÜ VE REKLAMLAR AHLÂKİ AÇIDAN ANALİZ EDİLMEYE MUHTAÇ

İGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Karahan ise Yrd. Doç. Dr. Fikret Yaman'ın yürüttüğü projede Türkiye'de reklam ahlâkının ilk defa derinlemesine bir araştırma ile kapsamlı şekilde ele alındığını söyledi.

İGİAD olarak yüklendikleri misyona değinen Karahan, üretme, tüketme ve kâr etme üzerine kurulu iktisadi sistemin etkilerinin açık bir şekilde reklamcılık sektöründe de görüldüğünü belirterek, “Reklamlar, ürünlerin tanıtımından öte çoğunlukla tüketicilerin beğenilerini, hayat tarzlarını ve tercihlerini yönlendirmeye yönelik araçlar olarak kullanılmaktadır değerlendirmesinde bulundu.

Karahan, sosyal medyanın gelişmesiyle reklamların etki alanının da genişlediğine değinerek, şunları kaydetti:

“Reklamlar artık sadece televizyon, radyo, gazete gibi medya araçlarında değil baktığımız her yerde karşımıza çıkmakta ve bizlere sandığımızdan daha fazla tesir etmektedir.

Dolayısıyla hem toplumsal etkileri hem de iş dünyasındaki konumu itibarıyla reklamcılık sektörü ve reklamlar ahlâki açıdan analiz edilmeye ve tekrardan düşünülmeye muhtaçtır.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.