Türkiye’nin Elektrikli Arabası "kiraz"

Namık Kemal Üniversitesi, öğrencilerinin yapımını sürdürdüğü elektrikli otomobil "Kiraz"ın, 100 kilometrede sadece 2,5 liralık elektrik harcaması bekleniyor.

Namık Kemal Üniversitesi'nde kurulan "Güneşinoğlu" ekibinin tasarladığı elektrikli otomobil, mayıs ayının sonunda tamamlanarak, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK), ağustos ayında düzenleyeceği yarışlara katılacak.

NKÜ Biyosistem Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Güneşinoğlu ekibinin koordinatörü Doç. Dr. İlker Hüseyin Çelen, ekibi 2012'de kurduklarını ve üniversitedeki farklı bölüm ve bilim dallarından bu işe ilgi duyan kişilerin bir araya geldiğini söyledi.

Ekiple Ar-Ge çalışmalarına başladıklarını, güneş arabası, elektrikli araba, tarımsal robotlar konusunda bir takım çalışmalar yürüttüklerini belirten Çelen, gelecek dönemlerde dünyada elektrikli araba teknolojilerinin yaygınlaşacağını, bu nedenle duruma hazırlıklı olmak gerektiğini vurguladı.

Daha önce güneş enerjili araba yaptıklarını ve TÜBİTAK'ın yarışmalarına katıldıklarını ifade eden Çelen, şöyle konuştu:

"Bu yaptığımız 3. araba. Tabii TÜBİTAK güneş enerjili araçları bırakıp yerine elektrik enerjisiyle çalışan arabalar yarışına başlayınca biz de projeyi değiştirdik ve elektrikli araba yapmaya başladık. Bu 3. yılımız. İlk zamanki tecrübesizliğin üzerine artık yetişmiş bir insan topluluğu olduk. Bizim bu yıl yaptığımız elektrikli araba, TÜBİTAK tarafından 'elektromobil' olarak tanımlanıyor."

"Yaptığımız araçta hedefimiz 100 kilometrede 6 kilovat saat gibi bir enerji tüketebilmek. Bu da 100 kilometrede 2,5 liraya denk geliyor. Bunun daha iyisini yapmak için çalışıyoruz" diyen Çelen, araçla Trakya turuna çıkmayı planladıklarını dile getirdi.

Çelen, yapacakları aracın şehir ortamında kullanılabilecek bir araç olmasını istediklerini söyledi.

Elektrikli otomobilin iki kişilik olacağını ve yaklaşık 6 kilovat saat gücünde bir motor kullanacaklarını belirtti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.