Türkiye'nin Hiçbir Yerinde Böylesi Yok

Kars'ın Sarıkamış ilçesinde Aras Nehri kıyısında bin 200 rakımda yetiştirilen kırmızı yıldız elmalar toplanmaya başlandı. Elma üreticisi Feyzullah Kırmızıtaş "Kayalardan gelen kaynak sularıyla yetişen elmalarımız çok lezzetlidir. Bu organik kırmızı yıldız elmanın daha iyi pazar bulması için devlet desteğine ihtiyaç var" dedi.

Sarıkamış ilçe merkezine 45 kilometre uzaklıkta, Aras Nehri kıyısındaki Kalebaşı köyünde organik olarak yetiştirilen kırmızı yıldız elmalar toplanmaya başlandı. Kırmızı yıldız elmalar, her yıl ekim ayının sonlarına doğru toplanıp bölgenin ihtiyacını karşılamak için manavlarda ve pazarlarda satışa sunuluyor.

Kalebaş köyünde 50 yıldır elma üreten çiftçilerden Feyzullah Kırmızıtaş yaptığı açıklamada, organik kırmızı yıldız elmanın yeterince değerlendirilmediğini söyledi. Bu elmanın dayanıklı ve çok lezzetli olduğunu belirten Kırmızıtaş, "Kayalardan gelen kaynak sularıyla yetişen elmalarımız çok lezzetlidir. Bu organik elmanın daha iyi pazar bulması için devlet desteğine ihtiyaç var" dedi.

Kırmızıtaş, büyük emeklerle oluşturduğu bahçede 50 yıldır organik elma yetiştirdiğini belirterek şunları söyledi:

"Şimdi bahçe olarak kullandığımız arazi taşlık, kır şeklindeydi. Kimse buralara önem vermiyordu. Ben çalıştım, çabaladım. Şimdi köyde bir numaralı bahçe oldu. Bu sene 5 ton elma aldım. Ancak doğru düzgün para vermedikleri için satamıyoruz, zayi oluyor. Bizim fabrikamız yok, imkanımız yok, pazarlayamıyoruz. Devletimiz bu elmaların satılması konusunda bize yardımcı olursa bizim birimiz bin olur. Türkiye'nin hiç bir yerinde bu tatta elma yoktur. Bizim kırmızı yıldız elmamız çok değerlidir."

Elma üreticisi Yunus Kırmızıtaş da bu elmanın mutlaka değer görmesi gerektiğini vurguladı. Kırmızıtaş, "Biz Kalebaş köylüleri olarak geçimimizin yüzde 50'sini elmaya bağlamış durumdayız. Eğer bu bölgede bir meşrubat fabrikası olsa bizim bir elmamız bile heba olmaz. Yani yetkililerin bize bir yol açması lazım" dedi.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.