Türkiye'nin Pisa Kulesi; Eğik Minare

Aksaray’da, 13.yüzyılda, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yaptırılan minare, eğikliği sebebiyle Türkiye’nin Pisa Kulesi olarak adlandırılıyor. Araştırmalara göre Eğik Minare ustası tarafından eğik yapılmış.

SULTAN 1. KEYHÜSREV TARAFINDAN YAPTIRILDI

2410955Türkiye’nin Pisa Kulesi denilen Aksaray’daki Eğri minare, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad’ın babası 1. Keyhüsrev tarafından 1221–36 yıllarında yaptırılmış. Kırmızı tuğlayla örüldüğü için Kızıl Minare, ekseninde 27 derece eğrilik olduğu için de Eğri Minare diye adlandırılıyor.

Silindirik gövdesinin alt kısmı zikzaklı bezemeler, üst kısmıysa çoğu dökülmüş mavi-yeşil çinilerle süslü. Minarenin şerefesine 92 basamakla çıkılıyor. (Derin Tarih, sayı;34)

Eğik Minare, yıkılma tehlikesine karşı 1973’de çelik halatlarla sarıldı. Ama uzmanlar, buna gerek olmadığını, yapılan araştırmalara göre caminin ustası tarafından eğik yapıldığını söylüyor.

Yaptıkları bilimsel araştırmanın Eğri Minare'nin eğik yapıldığına işaret ettiğini vurgulayan Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü'nden Doç. Dr. Temel Bayrak, "Minaredeki eğiklik ile meteorolojik koşullar arasında bir ilişki kurulamamıştır. Araştırmalarda zeminde hiçbir oynamanın tespit edilmemiş olması, minarenin eğik yapıldığına işaret etmektedir" dedi.

SONUÇLAR USTANIN EĞİK YAPTIĞINI SÖYLÜYOR

Eğri Minare ile ilgili jeolojik çalışma da yaptıklarını kaydeden Bayrak, "Minarenin eğilmesinin sebebinin zeminden mi kaynaklandığını araştırdık. Araştırma kapsamında 16 metre derinliğe sahip sondaj kuyusu açtık. Alınan veriler zeminde bir eğikliği göstermemiştir. Sonuçlar, Eğri Minare'nin ustası tarafından eğik yapıldığını ortaya koymaktadır" diye konuştu. (AA)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.