Türkiye'nin Suriyelileri Ne Olacak?

Sayıları 2 milyonu geçti, 200 bini Türkiye’de doğdu. Artık belli ki, bir kısmı hiç dönmeyecek. Onlar 4 yılı aşkın bir süredir “Türkiye'deki Suriyeliler” olarak bilindi. Bundan sonra “Türkiye'nin Suriyelileri” olacaklar. Peki sorunları ne, nasıl uyum sağlayacaklar?

Türkiye'de Suriyeli anne-babadan doğmuş yaklaşık 200 bin bebek var. Kimlikleri, vatandaşlıkları, hangi dili konuşacakları konusunda onlarca soru olsa da göç uzmanı Doç. Dr. Murat Erdoğan'a göre, 'Türkiyeli Suriyeliler' iki toplum arasında ihtiyaç duyulan sosyal köprü olmaya adaylar.

Türkiye’de ve çevre ülkelerde yaşayan Suriyelilerin en büyük sorunlarından biri de eğitim. Suriyeliler çocuklarını çoğunlukla Suriye okullarına gönderiyor. Suriye'deki savaşın bitmesinden ümidi kesen kimi aileler ise çocuklarını Türk okullarına gönderiyor.

400 BİN SURİYELİ ÇOCUK EĞİTİMDEN UZAK

Suriye’de yaşanan iç savaş beşinci yılında… Türkiye’de ve çevre ülkelerde yaşayan Suriyelilerin en büyük sorunlarından biri eğitim. Türk okullarına giden Suriyeli sayısı yaklaşık 7500. Oysa Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un 22 Eylül'deki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıkladığı verilere göre, Türkiye'de bulunan Suriyelilerin yaklaşık 550 bini okul çağında. Yaklaşık 110 bini Suriyeli öğretmenlerin eğitim verdiği Suriye okullarına gidiyor. Yaklaşık 400 bini hiç eğitim alamıyor.

Ancak Suriye okullarının da çoğu paralı. Ücretleri cüzi de olsa çoğu zaman ailelerin ödemeye gücü yetmiyor. Üstelik her semtte Suriye okulu olmadığı için servis masrafı, savaşın süresinin uzaması nedeniyle geriye dönüş umudunun azalması gibi nedenlerden dolayı aileler artık çocuklarını evlerinin yakınlarındaki Tük okullarına göndermeyi tercih ediyor.

KENDİ İŞLERİNİ YAPAMIYORLAR

Kimi avukat, kimi doktor ya da eczacı, mühendis... Ama Suriye'deki iç savaştan kaçtıktan sonra Türkiye'de ya işsizler ya da yaşamak için çok farklı işlerde çalışıyorlar. Aralarında doktorlar, mühendisler, mimarlar, avukatlar, ekonomistler, öğretmenler var. Çoğu kendi işini yapamıyor, yapsa da para kazanamıyor.

UYUM NASIL OLACAK?

Suriye’ye dönmek, Avrupa’ya gitmek, Türkiye’de kalmak. Türkiye’de bulunan 2 milyonu aşkın Suriyelinin şu an itibariyle karşı karşıya olduğu üç seçenek bunlar. İlk seçeneği şu an düşünen Suriyeli yok. Zira savaş şiddetlenerek devam ediyor. “Avrupa’ya gitmek” şu an Suriyeliler için en cazip seçenek olarak dursa da, Avrupa şansı çok küçük bir azınlık için söz konusu. Suriyeliler için şu an öne çıkan seçenek Türkiye’de kalma.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız: Türkiye'nin Suriyelileri ne olacak?

Kaynak: Aljazeera Türk

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.