Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun Geleceği
Altınoluk Dergisi Dünya Gündemi köşesi yazarı Beytullah Demircioğlu, Ortadoğu’nun kaotik geleceği ve Türkiye üzerine değerlendirmelerini paylaşıyor.
Uzunca bir süredir Ortadoğu’yu yakan ateşin Türkiye’yi tehdit ettiği söyleniyordu, artık tehdit etmiyor bizatihi yakıyor. Özellikle Rusya’nın Suriye’deki iç savaşa müdahil olmasıyla hızla değişen dengeler nedeniyle Türkiye tarihinin en kritik günlerini yaşıyor.
Suriye’de ılımlı muhaliflerin, Rusya ve İran’ın sınırsız desteğini arkasına alan Esed rejimi karşısında gerilemesi sürüyor. Buna paralel mülteci sorunu da hızla derinleşiyor. Diğer taraftan terör örgütlerinin Türkiye-Suriye sınır hattı boyunca alan kazanması için önü açılması Türkiye’nin endişelerini fazlasıyla ziyadeleştiriyor. Öte yandan terör örgütlerinin tanımlanması konusunda sözüm ona müttefiklerimiz ABD-AB ile derin görüş ayrılığı yaşıyoruz… İçeride tırmandırılan terör eylemleriyle, yüreğimizi yakan şehit cenazeleriyle oldukça zor günler geçiren bir Türkiye manzarası var karşımızda velhasıl.
Peki Türkiye bu kuşatılmışlık halini aşabilecek mi ve nasıl?
Sınırlarımızın dışından içeriye doğru gelmekte olan tehditleri bertaraf etmek için nasıl bir politika izlemesi gerekiyor Ankara’nın?
Askeri seçenekler mi, diplomasi mi masada olmalı?
Söz konusu askeri seçenek ne olmalı mesela?
Suriye’ye girmek ne getirir ne götürü sorusu da oldukça kritik bir soru.
İşin sonunda Rusya ile savaşa tutuşabileceğimiz gibi bir tehlikenin de altı çiziliyor.
Rusya ile karşı karşıya kalırsa, NATO Türkiye’nin arkasında durur mu?
Terör örgütlerinin tanımlanması konusunda ayrı düştüğümüz müttefikimiz ABD ile ipler tamamen kopabilir mi?
Yaşamakta olduğumuz kritik süreçte gündeme gelen kritik sorular bunlar…
Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 361. Sayı, Mart 2016
YORUMLAR