Türklerin Ahlâki Özellikleri
Osmanlılarda mertlik, sözde sebat ve ahde vefâ gibi yüksek fazîletler, gönülleri süsleyen ulvî bir ahlâk hâlinde idi.
Avrupa’da “Türklük” ile “Müslümanlık” aynı mânâda kullanılır olmuştu. Bu vesîleyle:
“Türk demek, sözüne güvenilir insan demektir.” denilmiş ve Osmanlılar’ın, hristiyanlar gibi mütemâdiyen yalan yere yemin etmedikleri beyân edilmiştir.
Comte de Bonneval, bu yöndeki müşâhedesini şöyle ifâde eder:
“Türkler vaadlerine dindarâne bir sadâkat gösterirler.”
İsveç sefîri Mouradgea d’Ohsson da:
“Müslüman-Türkler yemin ve ahidlerine son derece sâdıktırlar. Allâh’ın adını ağızlarından düşürmemek gayretlerine bakıldığında, sözlerine Cenâb-ı Hakk’ı şâhid göstermekten başka hiçbir söze lüzum görmezler.” demektedir.
Henri Mathieu ise:
“Türkler’de eşsiz bir hazine mâhiyetinde mevcut olan nâmus ve ahlâk anlayışını tasdik etmemek büyük bir haksızlık olur. Onlar, doğruluğu, fazîletin temeli olarak kabul eden ve verdiği sözü de mukaddes bilen kimselerdir.” der.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları