TURKOVAC İçin 'Son Virajda Bin Gönüllü' Aranıyor

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şener, Türkiye'nin geliştirdiği TURKOVAC aşısının Faz-3 çalışmalarının tamamlanması için "1000 kahraman"a ihtiyaç olduğunu söyledi.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, Türkiye'de Kovid-19 için aşı geliştirme çalışmalarına salgının ilk günlerinde başlandığını hatırlattı.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ile Kayseri Erciyes Üniversitesi iş birliğinde geliştirilen TURKOVAC aşısının bir yıl gibi kısa sürede olumlu sonuç verdiğini hatırlatan Şener, "Türk sağlık tarihi açısından bakıldığı zaman bu reel anlamda bir devrim çünkü bu kadar kısa sürede Faz-1 ve Faz-2 çalışmaları başarıyla sonuçlanarak Faz-3 aşamasına gelmiş olan bir yerli aşımız var." dedi.

Türkiye'de aşı tedariği ve uygulanmasında bir sorun yaşanmadığını anlatan Şener, vaka sayıları ve mevsimsel durumu dikkate alarak hatırlatma dozlarının ihmal edilmemesi gerektiğini dile getirdi.

Yerli aşının devreye alınmasının psikolojik etkilerinin de olacağına dikkati çeken Şener, şöyle konuştu:

"TURKOVAC'ın ülkemizdeki Faz-3 aşaması için 3 bin kişi planlandı. Bunun da şimdiye kadar yaklaşık 3'te 2'lik kısmı tamamlandı. Gönüllü vatandaşlarımız geriye kalan kısmın tamamlanması için aşı çalışması yürütülen hastanelere ilgi gösteriyor. Dolayısıyla TURKOVAC'ın Faz-3 çalışmalarının biterek yaygın kullanılması için artık son 1000 kahramana ihtiyacımız var. Gönüllülerimiz, Sağlık Bakanlığının yürüttüğü Faz 3 çalışmalarının bitmesini sağlayarak aslında tarihe de geçmiş olacaklar. Tüm vatandaşlarımızı bu konuda özverili davranmaya davet ediyoruz."

Son 1000 kişinin yerli aşının çalışmalarına gönüllü olmasıyla aşının Faz-3 çalışmalarının bu yıl tamamlanmasının planlandığını dile getiren Şener, böylece 2022 içinde de seri üretime geçilebileceğini vurguladı.

Yerli aşının hem Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacağını hem de talep edilmesi halinde birçok ülkeye gönderileceğini anlatan Şener, "Önümüzdeki yıl inaktif aşının hatırlatma dozları da TURKOVAC ile yapılabilecek ayrıca aşımız ülkemizden dışarıya gidecek sermayenin de önünü kapatacak gibi görülüyor." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.