Tuvalet Eğitiminin Püf Noktaları

Çocuğunuza tuvalet eğitimini ne zaman vermelisiniz? Tuvalete gitmeye nasıl alıştırmalısınız? işte tuvalet eğitiminin püf noktaları.

Tuvalet eğitimi bazı anne babalar için zorlayıcı bir süreçtir ve çocuklarıyla olan iletişimlerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle çocukla iş birliği içerisinde bu süreci tamamlamak önemlidir.

Çocukların 24-36 ay arasında tuvalet alışkanlığını edinmesi beklenir, fakat her çocuğun gelişimi farklı olduğu için tuvalet eğitiminin ne kadar süreceği de çocuğa göre farklılık gösterebilir.

Çocuk Gelişim Uzmanı İlknur Güven “Çocuğun tuvalet alışkanlığı kazanmadan önce yeterli bedensel ve zihinsel gelişim düzeyine ulaşmış olması gerekir. Yeterli motor gelişime ulaşan bir çocuk (2-2.5 yaş civarı) kendisi tuvalete oturabilecektir.

Kas kontrolü bu alışkanlığın kazandırılmasında önemli olduğundan olması gerekenden erken yaşta ve baskıcı bir tutumla tuvalet eğitimi vermeye çalışmak çocukları ruhsal açıdan olumsuz etkileyebilir. Çocuklar tuvalet eğitimine güvenli hissettikleri, sakin bir dönemde başlamalıdır” diyor.

SERT DAVRANIŞLAR DUYGUSAL GELİŞİMİ ETKİLİYOR

Tuvalet eğitimi sürecindeki en önemli nokta çocuğun bu konuda kontrolün kendi elinde olduğunu hissetmesidir. Bu yaş grubundaki çocuklar bireyselliğini ve bağımsızlığını ortaya koymaya çalışır.

Kendi kontrollerini kazanmaya çalıştıkları için anne-babanın aşırı ısrarcı olması ve çocuğu kontrol etmeye çalışması çatışmayı artırır.

Çocuğun tuvaletini söylemeyi öğrenmesi için onu cesaretlendirmek, teşvik etmeye çalışmak doğru tutumlar olmakla beraber zorlamak, baskı yapmak, sert bir tutum sergilemek son derece yanlıştır.

Bu konuda katı ve otoriter davranıldığında çocuğun duygusal gelişiminde sorunlar oluşabilir. Ayrıca çocuk sert tutumlar karşısında direnç geliştirerek tuvalet alışkanlığı kazanmayı reddedebilir.

TUVALET EĞİTİMİNDE ANNE-BABALAR NELERE DİKKAT ETMELİ?

Her çocuğun tuvalet alışkanlığı kazanabilmek için hazır olduğu dönem fiziksel, ruhsal ve duygusal açıdan farklı olabilir.

Çocuğun tuvaleti ve lazımlığı nasıl kullanması gerektiğini biliyor olması, tuvaleti geldiğinde sözel olarak veya jest ve mimiklerle kendini ifade ediyor olması, gün boyunca bezinin en az iki saat kuru kalabiliyor olması ya da bezi ıslandığında rahatsız olması ve kısa bir uykudan sonra bezinin kuru olması tuvalet alışkanlığı edinmeye hazır olduğunun belirtileridir.

Tuvalet alışkanlığını kazanma sırasında bazı kazalar ve geri dönüşler yaşanabilir. Bu durumlarda anlayışlı, sabırlı ve destekleyici olmak gerekir. “Bu sefer yetişemedik, ama önemli değil bir dahakine yetişiriz” gibi cümleler daha teşvik edici olacaktır.

Altına kaçırdığında “Hadi bunu birlikte temizleyelim” diyerek çocuğu da sürece dahil etmek gerekir.

Çocuğunuzun üzerinde kolayca çıkarabileceği giysiler olması önemlidir. Tuvalet ihtiyacı olduğunu hissettiğinizde lazımlığa/klozete oturabileceği konusunda seçenek sunabilirsiniz.

Tuvalet eğitimi sırasındaki aşırı sert ve baskıcı tutumlar çocuğun ters bir tepki geliştirmesine ve bu sürecin çatışmalı hale gelerek daha da uzamasına neden olabilir.

Çocuk tuvaletinin geldiğini her söylediğinde onu cesaretlendirmek ve bu davranışın oturmasını sağlamak için çocuğa olumlu mesajlar vermek gerekir.

Tuvalet eğitimi verilirken bir düzen oluşturmak önemlidir. Sabah kalkınca, öğlen yemeklerinden sonra ve akşam yatmadan önce, hatta gece uykusunun arasında kaldırılarak tuvalete gidilmesi baskıcı olmadan çocuğa öğretilebilir.

“Artık büyüdün, altını bebekler ıslatır” gibi cümleler kurmaktan çocukta özgüven sorunlarına ve suçluluk duygularına neden olabilir.

Özellikle 4 yaşından sonra devam eden ya da bu alışkanlığın kazanılmış olmasına rağmen yeniden başlayan alt ıslatma sorunları durumlarında bir uzmandan yardım almak faydalı olacaktır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.