Üç Kız Kardeş Azimleriyle ‘okumanın Yaşı Yok’ Dedirtti

Zonguldak’ta anne ve babalarının çocukken okula göndermediği üç kız kardeş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşinin başlattığı okuma yazma seferberliği kapsamında kursa katılarak, okuma yazma öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor.

Zonguldak’ta, çocukken anne ve babalarının okula göndermediği üç kız kardeş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın başlattığı okuma yazma seferberliği kapsamında kursa katılarak, okuma yazma öğrendi.

Okuma yazma seferberliği kapsamında kız kardeşler 71 yaşındaki Ayşe Yılmaz, 69 yaşındaki Lütfiye Çelebioğlu ve 56 yaşındaki Zekiye Gülsoy, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Zonguldak Temsilciliği’nce açılan kursa katılmaya karar verdi.

Yaşları 50 ile 71 arasında değişen 8 kadın kursiyer arasında yer alan üç kız kardeş, öğretmen Asuman Bayraktaroğlu’nun desteğiyle kısa sürede okuma yazma öğrenerek, “okumanın yaşı yok” dedirterek azimleriyle herkese örnek oluyor.

“BİR ŞEYLER OKUYABİLMEK, SIRALARA OTURMAK ÇOK GÜZEL”

6 çocuk annesi Ayşe Yılmaz, ailesi izin vermediği için okula gidemediğini söyledi. O dönem köyde yaşadıklarını ve bağ, bahçeyle ilgilenmek zorunda kaldıklarını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:

“Babam maden ocağında çalışıyordu. O zaman hiçbir imkan yoktu. Okula gitmeyi çok istedik ama okuyamadık. Annem bizi okula veremedi. Arkadaşlarım önlüklerini giyip okula gidiyordu. Çok merak ettim ama ne yazık ki okuyamadık. Seferberliği ilk duyduğumda, ‘Keşke zamanında okusaydık da bu kadar eziyet çekmeseydik.’ dedik ama çok da sevindik. Çocuklarım okuma yazma öğrenmemizi ve buraya gelmemizi seviyorlar. Bir şeyler okuyabilmek, sıralara oturmak çok güzel. Gençlere tavsiyem okusunlar. Okumaktan güzel bir şey yok. Şimdi her yerde okullarımız var. Her şeyimiz çok güzel, mükemmel.”

“ÇOK SEVİNÇLİYİM”

7 çocuğu olan Lütfiye Çelebioğlu da okuma yazmaya dair hiçbir şey bilmeden kursa katıldığını dile getirdi. Kısa zamanda çok şey öğrendiğini ifade eden Çelebioğlu, şöyle devam etti:

“7 çocuğum var, onlar da beni okutmadı. Kız kardeşim bana kurstan bahsetti, ben de buraya gelmeyi kabul ettim. 10 gündür geliyorum. 69 yaşındayım ve okuma yazma öğreniyorum, çok sevinçliyim. Millet okurdu, ben merak ederdim. ‘Ne okuyorlar, nasıl okuyorlar, yalan mı, doğru mu diyorlar?’ derdim, inanamazdım. Okuma ve yazmayla uğraşınca, cümleleri birbirine katınca bir şeyler anlamaya başladım. Hiç bilmezken yazımı düzelttim. 10 gündür yazıyorum. Bana, ‘Çok güzel yazıyorsun. Bu kadar zamandır gitmene rağmen güzel okuyorsun, bir şeyler anlamışsın.’ diyorlar. Çok sevinçliyim, Allah razı olsun Cumhurbaşkanımızından.”

“CUMHURBAŞKANIMIZ KENDİSİNDEN ÇOK ÜLKESİNİ, MİLLETİNİ DÜŞÜNÜYOR”

3 çocuk annesi Zekiye Gülsoy ise yıllar sonra ellerine geçen okuma yazma öğrenme fırsatını kaçırmak istemediklerini belirtti.

Kursa severek geldiklerini, bir şeyler yapmaya çalıştıklarını anlatan Gülsoy, “Okula gider gibi buraya gelmek bizim için çok güzel. Hocamıza dikkat ederek güzel şeyler öğrendik. Öğrenmeye de devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız kendisinden çok ülkesini, milletini düşünüyor. Bu kursları bizi düşündüğü için açtı, ona çok teşekkür ediyoruz, onu çok seviyoruz.” dedi.

Öğretmen Asuman Bayraktaroğlu da kursa gelen kız kardeşlerin başlangıçta çok heyecanlı olduklarını, kısa zamanda büyük mesafe katettiklerini aktardı.

Üç kız kardeşin öğrenmeye çok istekli olduğunu belirten Bayraktaroğlu, “Bu isteği görünce, bir şeyler verme amacında olunca, okuma daha bir güzelleşiyor. Amacımıza ulaşmaya başladık. Onlarda bunu görünce çok mutlu oluyorum. Bulundukları ortamda bir şeyler okumanın verdiği mutluluk, kendilerince ayakta durmanın verdiği mutluluk oluyor. Kendilerine yetebilmeyi öğreniyorlar. En azından telefon numarasını yazmak, bir yerleri aramak, başkası olmadan bir işi yapmanın verdiği mutluluğu hissediyorlar. Teyzelerimiz çok büyük yol aldı. Kimseye ihtiyaç duymadan, her istediklerini yazarak okuyarak gerçekleştirebiliyorlar, bu çok güzel bir şey.” ifadelerini kullandı.

Bayraktaroğlu, seferberliğin büyük önem taşıdığını ve ülkedeki önemli bir eksiği kapatacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.