Uhde Ne Demek? Uhde Ne Anlama Gelir?

NE NEDİR?

Uhde ne demek? Uhde kelimesinin anlamı nedir? Uhde kelimesine örnek cümleler...

Uhde: Söz ver­me, bir işi üze­ri­ne al­ma. Va­zî­fe, bi­ri­nin üze­rin­de bu­lu­nan iş. So­rum­lu­luk anlamlarına gelir.

UHDE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Kişinin kalbî seviyesinin yükselmesi, edep ve ahlâkının kemâle ermesi ise, dînin muhabbetle yaşanmasına bağlıdır. Böylesine kâbiliyetli, edepli, iyi yetişmiş ve kâmil bir insanın eline teslim edilen işler, mükemmel bir şekilde neticelenirken; bunun aksine nefsânî arzuların handikaplarında perişan olmuş kimselerin uhdesindeki işler de, binbir üzüntü ve “eyvâh” ile son bulmaktadır.

*****

Cuhfe denilen mevkîye vardıklarında Hazret-i Abbâs ile karşılaşıldı. Daha evvel müslüman olmuş bulunan Abbâs -radıyallâhu anh-, bunu gizleyerek
Mekke’de kalmış, oradan Kureyş’in durumunu her zaman Allâh Rasûlü - sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e rapor etmişti. Mekke-i Mükerreme’de kalmasının bir sebebi de, uhdesinde bulunan hacılara su dağıtma vazîfesini îfâ etmesiydi. Nihâyet vaktin geldiğini düşünerek, o da hicret etmek için ehl ü ıyâli ile birlikte yola çıkmıştı.

*****

Buraya kadar sâdece birkaç misâlini verdiğimiz bütün bu feyizli, ulvî ve güzel hizmetler, elbette ki öncelikle onları yerine getirecek fedâkâr ve örnek hizmet  insanları sâyesinde gerçekleşebilir. Yâni yapılan bütün güzel hizmet ve faâliyetler, onları deruhte eden kimselerin kalbî durumlarına ve yetişmişlik seviyelerine göre netice verir. Kâbiliyetli, iyi yetişmiş ve kâmil bir insanın eline teslim edilen işler, mükemmel bir şekilde sonuçlanırken; yetişmemiş vasıfsız kimselerin uhdesindekiler de, binbir üzüntü ve “eyvâh” ile neticelenmektedir. Bu gerçeğe binâen eserimize hizmet ve âdâbına dâir bir bölüm daha ilâve ettik. Burada hizmet yolunda önde giden rehber şahsiyetlerin yürütecekleri hizmetlerde gerekli kıvam ve keyfiyete ulaşmaları için zarûrî olan edeb ve ölçüleri ele aldık.

*****

Bir gün Sultan Ahmed Han, çok sevdiği üstâdı Hüdâyî Hazretleri’ne kıymetli bir hediye göndermişti. Fakat Hüdâyî Hazretleri, devlet ricâlinden hediye alma alışkanlığı olmadığı için kabûl etmedi. Bunun üzerine hediyeyi artık uhdesinden çıkarmış olan Sultan Ahmed Han, onu devrin
şeyhlerinden Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’ne gönderdi.

*****

Buraya kadar sâdece birkaç misâlini verdiğimiz bütün bu feyizli, ulvî ve güzel hizmetler, elbette ki öncelikle onları yerine getirecek fedâkâr ve örnek hizmet insanları sâyesinde gerçekleşebilir. Yâni yapılan bütün güzel hizmet ve faâliyetler, onları deruhte eden kimselerin kalbî durumlarına ve yetişmişlik seviyelerine göre netice verir. Kâbiliyetli, iyi yetişmiş ve kâmil bir insanın eline teslim edilen işler, mükemmel bir şekilde sonuçlanırken; yetişmemiş vasıfsız kimselerin uhdesindekiler de, binbir üzüntü ve “eyvâh” ile neticelenmektedir. Bu gerçeğe binâen eserimize hizmet ve âdâbına dâir bir bölüm daha ilâve ettik. Burada hizmet yolunda önde giden rehber şahsiyetlerin yürütecekleri hizmetlerde gerekli  ıvam
ve keyfiyete ulaşmaları için zarûrî olan edeb ve ölçüleri ele aldık.