Ulema Ne Demek? Ulema Kimdir? Kime Denir?

NE NEDİR?

Ulema ne demektir? Ulema kimdir ve kimlere denir?

Ulemâ: Âlimler anlamına gelir.

ULEMA KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Selef ulemâsından Ebû Hâzim (r.a) şöyle der:

“Allah’a yaklaştırmayan her türlü imkân (mal-mülk, makam-mevkî vs.) ancak başa belâ olan musîbetlerdir.”

*****

Kabir üzerine Kur’ân-ı Kerîm okumanın meşrûiyyeti hususunda bütün ulemâ kesin bir kanaate varmıştır.

İmâm Nevevî, Şerhu’l-Mühezzeb’de şöyle der:

“Kabirleri ziyaret eden kişinin gücü yettiği kadar Kur’ân okuması ve akabinde oradakiler için duâ etmesi müstehabdır.” (Süyûtî, Şerhu’s-Sudûr, s. 303)

*****

Nakşî meşâyıhından ve büyük Osmanlı ulemâsından Muhammed Hâdimî Hazretleri der ki:

“...Hâller sârîdir, sohbet ve ülfet edenlerin hâlleri birbirine geçer… İnsanların tabiatları birbirine benzemeye ve başkasını tâkip etmeye meyyâldir. Tabiat, sahibi farkına varmadan başka bir tabiatınhusûsiyetlerinden alıverir…”

*****

Hapishâneler, öyle mekânlardır ki, târih boyunca oralardan kimler gelip geçmemiştir!.. Allâh’ın sevgili peygamberleri Yûsuf -aleyhisselâm- âşikâr bir iftirâ sebebiyle, Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm- hırsızlık ithâmı ile, mezhebimizin kurucusu İmâm-ı Âzam Hazretleri dünyâ nîmetleriyle dolu Bağdat kadılığını, baştaki idârecilerin yanlış karar ve icraatlerine âlet olmama kaygısından dolayı reddetmesi sebebiyle, Ahmed bin Hanbel; «Kur’ân mahlûk değildir.» ifâdesinden ötürü zindanlara dûçâr olmuşlardır. Bu zirve şahsiyetler gibi birçok ulemâ, sulehâ ve mazlumlar, bu çile mekânlarından geçirilmişlerdir. Yâni bu mekânlar, bir taraftan cânîlerin mekânı olduğu için alçalırken, çoğu kere de Hakk’a yakın kulların mekânı olduğundan yücelmiştir.

*****

Edebali Hazretleri’nin Osman Gâzi’ye yaptığı bu eşsiz nasihatler, Osmanlı’da sultânından ulemâsına, akıncısından dervişine kadar devleti ve milleti zirvelere taşımış ve gerek maddî, gerekse mânevî sayısız muvaffakıyet ve zaferlere vesîle olmuştur. Dolayısıyla Osmanlı’nın gerçek mîmârları Edebali silsilesi ve onların bereketli ellerinde yetişen gönül sultanları olmuştur. Yâni Osmanlı toprağındaki fazîlet, bereket, güzellik ve terâvet, o gül tabiatli müstesnâ gönüllerin eseridir.

*****

Şanlı milletimizin ve bilhassa gençliğimizin mânevî duygularının ve târih şuurunun inkişâfına bir nebze de olsa hizmette bulunma yolunda kaleme aldığımız bazı yazılarımızı bir araya topladık. Okumayı kolaylaştırması ve hissiyâtı daha ziyâde beslemesi gâyesiyle de hikâye üslûbu içerisinde bir anlatım metodu tâkip ettik. Genç bir delikanlıya «târihe yolculuk» yaptırdık. Bu yolculukta delikanlı, başta Osman Gâzî olmak üzere bazı Osmanlı sultanlarını, evliyâullâhı, ulemâyı, şühedâyı «Târih Baba» ile birlikte ziyaret etti. Elinizdeki kitap, işte bu ziyaretler neticesinde delikanlıda oluşan intibâ, heyecan ve târih şuurunun, velhâsıl aşk ile yaşanan bir îmânın tercümanı oldu.