Uluslararası Kriz Grubu Arakan Raporunu Açıkladı
Uluslararası Kriz Grubu, Myanmar'ın Arakan eyaletindeki durumu "zehirli karışım" olarak nitelendirdi.
Arakan'daki mevcut durumun, Myanmar hükümetinin uluslararası destek ve yatırıma en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde itibarını ciddi biçimde zedelediği ve ülkede dönüşümün başarısına önemli tehdit oluşturduğu ifade edilen raporda, konuya yönelik herhangi bir siyasi yaklaşımda, sorunun hızlı ve kolay çözülmeyeceğinin farkındalığıyla hareket edilmesi gerektiği vurgulandı.
Uluslararası Kriz Grubu, Arakan eyaletinin karşı karşıya olduğu sorunların kökenlerinin, yıllardır süren silahlı şiddet, otoriter yönetim ve devlet ile toplumu karşı karşıya getiren çatışma ortamı olduğuna dikkati çekerek bu krizin, eyaletteki tüm toplulukları etkilediğini, sorunun sürdürülebilir ve çok yönlü bir yanıt gerektirdiğini, aksi bir durumun tüm ülkeye yansımaları olabileceğini bildirdi.
Raporda, Arakan eyaletinde, Myanmar'ın diğer etnik azınlıklarının karşılaştığına benzer sorunlar yaşandığı belirtilirken, bunlar, etnik azınlıkların kendi meseleleri üzerinde siyasi açıdan söz sahibi olmaması, ekonomik ötekileştirme, insan hakları ihlalleri, dil ve kültürel ifadeye getirilen kısıtlamalar olarak sıralandı.
MÜSLÜMANLARIN OY HAKLARI ELLERİNDEN ALINIYOR
Myanmar'da başta Rohingyalar olmak üzere Müslüman toplulukların, yıllardır artan bir şekilde sosyal ve siyasi yaşamda ötekileştirildiği ifade edilen raporda, Müslümanların büyük bölümüne tam vatandaşlık verilmediğine ve şu anda parlamentoda Müslümanların oy hakkının kaldırılması yönünde çabaların varlığına işaret edildi, bunların, kışkırtıcı eylemler olabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.
Rohingyaların, oylarını, siyasetle kalan son bağları olarak gördüğü, bu haklarının ellerinden alınması durumunda, sivil itaatsizliğin, hatta organize şiddetin ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuldu.
Myanmar hükümeti için, Arakan'da Budistlerin ve Müslüman toplulukların beklenti ve taleplerini karşılamanın büyük bir mücadele alanı olduğu, Arakanlıların endişelerini gidermenin yollarını bulmanın, aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri garanti altına almanın elzem olduğu belirtildi.
Radikallik ve nefret söylemiyle mücadelenin önemine de işaret edilen raporda, şiddete karışan kişilerin hızla adalet önüne çıkarılmasının da siyasi istikrara katkı sağlayacağı ve barışçıl çözüm olasılıklarını artıracağı kaydedildi.