Umde Ne Demek? Umde Ne Anlama Gelir?
Umde ne demek? Umde kelimesinin anlamı nedir? Umde kelimesine örnek cümleler...
umde: Dayanılacak, güvenilecek şey. Prensip anlamlarına gelir.
UMDE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmî bir kimse değil de, komşu devlet ve medeniyetlerin târih ve kültürüne, eski semâvî kitapların muhteviyâtına vâkıf bir kimse olarak risâlet vazîfesiyle insanlığın huzûruna çıksaydı, elbette ki insanların, O’nun getirdiklerini ilâhî bir vahiy olarak kabûl etmeleri bu kadar kolay olmazdı. İslâm dâvâsı aynı şekilde Yunan, Bizans veya İran gibi, medeniyet ve kültürde belli bir seviye katetmiş milletlerden birisinde ortaya çıksaydı, insanların İslâmî umde ve esasları kabulde zorlanacakları muhakkaktı. Zîrâ bu sefer de, İslâm nizâmının ilâhî menşe’li olduğu -muhtemelen- kabûl edilmeyerek bu medeniyet ve kültürlerden neş’et ettiği iddiâ ve şüphesi vâkî olacaktı. Bu bakımdan
İslâm’ın ilâhî menşe’li olduğunun aksine bir düşüncenin hatıra gelmemesi için Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmî bir cemiyete, ümmî bir Peygamber olarak gönderilmiştir.
*****
O (s.a.v), îmânın umdesi; kelime-i şehâdetin ikinci şartıdır.
*****
Esâsen Cenâb-ı Hakk’ın “nûrunu tamamlayacağı” vaadi, bir îman umdesidir. Lâkin Cenâb-ı Hak nûrunu tamamlamak husûsundaki vaadini insanlar
eliyle gerçekleştireceğine göre hepimiz, o vaadin gerçekleşmesinde canhıraş bir fedâkârlık ve gayret hâlinde olmalıyız. Yoksa Rabbimiz yine
nûrunu tamamlar, fakat bu hizmetlerde ihmalkâr davrananlar mes’ûl olurlar.
Allah Rasûlü’nün yanında bütün seferlere katılıp da yalnız Tebük Seferi’ne iştirak etmeyen üç kişiye gelen ilâhî cezâ mâlûmdur. Şu hâlde ferdî
mes’ûliyetten kurtulabilmek için îman ve İslâm’ın galebesi istikâmetinde, şahsî ve dünyevî işler için katlanılan fedâkârlıklarla kıyaslanamayacak derecede büyük bir himmet sahibi olmak zarûrîdir. Bu şanlı îman hizmetinden bir hisse alabilmekten daha şerefli ne olabilir? Ancak tâkat nisbetinde bir gayret sergilemeden, sırf ümit ve inancın ilâhî yardımı celbedeceğini beklemekde İslâm’ın rûhuna zıt bir keyfiyettir.
YORUMLAR