Ümmetin Dili: Mehmet Akif Ersoy

Mehmet Akif, sadece İstiklal Marşı ile değil, bütün bir manevi mirasıyla yaşıyor. Akif’in ıstırabı, hüznü, gözyaşı, öfkesi, isyanı, hasreti, ideali onu yüreklerde diri tutuyor.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“(İnsanları) Allâhʼa çağıran, iyi iş yapan ve «Ben Müslümanlardanım.» diyenden kimin sözü daha güzeldir?” (Fussilet, 33)

Resûlullah buyurdular:

“Ümmetim bir yağmura benzer, önü mü sonu mu hayırlıdır bilinmez.” (Tirmizî, Edeb, 81)

Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 80’inci yıl dönümü.

MEHMET AKİF’İ YÜREKLERDE DİRİ TUTAN MİRAS

Mehmet Akif, sadece İstiklal Marşı ile değil, bütün bir manevi mirasıyla yaşıyor. Akif’in ıstırabı, hüznü, gözyaşı, öfkesi, isyanı, hasreti, ideali onu yüreklerde diri tutuyor.

Mehmet Akif, birçok yönüyle okunabilir, ama herhalde en çok “Istırab”ıyla okunacaktır. Çünkü, Akif’i mustarip kılan şey, aradan onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen bütünüyle ortadan kalkmış değildir.

Mehmet Akif, Osmanlı’nın çözülüş günlerini yaşar. 24 milyon kilometre kareyi bulan, üç kıtaya serpilmiş olan Osmanlı toprağı, gün gün elden çıkmaktadır. Terkedilen topraklardaki Müslüman Osmanlı evladı, tarihin eşine az rastlayacağı bir vahşete maruz kalmaktadır.

Müslüman Şark perişandır. Sefalet kol gezmektedir. Akif’in yüreğinde bütün bu sefalet, derin izler bırakmaktadır. Halkın Müslümanlığı perişandır. Garp, bayındırdır ve zalimdir ve bu zulmünü, Müslüman Şark üzerinde icra etmektedir. Aydınlar zihni bir tükenişin içinde, milletin değerlerinden soyuluşunun öncülüğünü yapmaktadırlar.

ISTIRABIN SEMBOLÜ

Akif, İstiklal Marşı’nı yazdığı, kurtuluşu için canını dişine taktığı ülkede olan bitenden mustariptir. Mısır hayatı, bu ıstırabın sembolüdür. Akif’in içinde, ümmetin şanlı günlerine yönelik özlem depreşip durmaktadır.

İşte bütün bunlar, Akif’ten bugüne, tüm Müslüman nesillerin yüreğini yaktığı içindir ki, Akif, ümmetin dili olmaktadır. Oraya bir de “Asım’ın nesli” özlemini ekleyin, Akif ve Ümmet bütünlüğü çıkar ortaya.

ASIM’IN NESLİ İDEALİ

Bütün bu sesler, bu öfkeler, bu özlemler, bu çağrılar, bu dualar içimizde ma’kes bulur, dilimizde, gönlümüzde ses olur. Bir de, kaht-ı rical acısı yaşayan İslam toplumlarının ufkuna “Asımın nesli” idealini yerleştiren Akif ebediyete gider, sesi yadigâr kalır. Mazlumiyeti sona erdirecek gayret aşkının ateşleyicisi olur. Akif’e sonsuz rahmet diliyoruz.

Kaynak: www.2g1d.com

İslam ve İhsan

MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR?

Mehmet Akif Ersoy Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.