Umre Hayalleri Gerçek Oluyor

Sivas'ta aynı kaderi paylaşan konuşma ve yürüme engelli iki kız kardeşin umreye gitme hayali, valilik ve belediyenin desteğiyle 26 Nisan'da gerçeğe dönüşecek.

Huzur Mahallesi'nde yaşayan Mustafa (51) ve Hatice Doğan (48) çiftinin 3 çocuğundan Tuğba (29) ve Zehra (21) küçük yaştan itibaren kas gerilmesi rahatsızlığıyla mücadele ediyor.

Doğan çifti, konuşamayan ve yürüyemeyen iki kızını 26 Nisan'da kutsal topraklara götürmeye hazırlanıyor.

TEK İSTEĞİM DÜNYA İMTİHANINI BAŞARIYLA BİTİRMEK

Anne Doğan, Tuğba'nın küçük yaşta yürüme sıkıntısı çektiğini fark ettiğini ve doktora götürdüklerinde kas gerilmesi teşhisi konduğunu, 5 yaşına kadar yürüyebilen kızının 13 yaşında tüm vücut fonksiyonlarını kaybettiğini anlattı.

Tuğba'nın yürüyemediği için okula gidemediğini, hareket kabiliyetinin tamamını kaybetmediği çocukluk döneminde kendi çabasıyla evde okuma yazma öğrendiğini aktaran Doğan, Tuğba'dan sonra oğlu Burak'ı dünyaya getirdiğini belirtti.

Doğan, son çocukları Zehra'nın da ablasının mücadele ettiği hastalığa 2,5 yaşındayken yakalandığını ifade ederek, "Zehra'nın durumu daha acı oldu çünkü anne baba olarak bizim hayalimiz kız çocuğumuzu giyindirip kuşandırıp karşımızda yürürken görmekti. Zehra'nın ablasından farkı sol elinin iki parmağını çok az kullanabilmesi ve oturabilmesi. Zehra'yı tekerlekli sandalyeyle haftada 2 gün rehabilitasyona götürüyorum ama Tuğba hiç dışarı çıkamıyor. Kızlarımız birbiriyle arkadaş oldu, tek can oldu. Büyük imtihandan geçiyoruz. Kızlarımın acısı benim dünyayla ilgili hayallerimi bitirdi, tek isteğim dünya imtihanını başarıyla bitirmek" diye konuştu.

ONLARIN TESLİMİYETİ BİZİ ALLAH'A YÖNLENDİRDİ

Yutma zorluğu yaşayan kızlarına yemeklerini püre olarak, içeceklerini de biberonla verdiğini dile getiren Doğan, kızı Tuğba'nın sürekli yattığını, Zehra'nın ise çok az kullanabildiği sol elinin iki parmağıyla kısa kelimeler yazıp basit resimler yaparak zaman geçirdiğini, birlikte radyo dinleyen kızlarının göz imasıyla namazlarını kılıp Kur'an-ı Kerim okuduklarını belirtti.

Anne Doğan, kızlarını hiçbir zaman engelli olarak görmediğini ve onlarla gayet güzel iletişim kurduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

"Kızlarımla normal konuşan çocuklar gibi sohbet ediyoruz, şakalaşıyoruz. Anne-kız ilişkisi nasılsa bizimki de öyle. Kızlarım çok zeki, her konuştuğumuzu anlıyorlar ve ne istediklerini gözleriyle anlatıyorlar. Kızlarımın gözlerinden su istediklerini bile anlayabiliyorum. Kızlarımın istekleri içime doğmaya başladı. Onlardan bir kere bile 'Anne ben neden böyle oldum?' sözünü duymadım. Onların teslimiyetleri bizi Allah'a yönlendirdi. Sayelerinde namaza başladık, Rabbimize teslim olduk. Kızlarım 7 yaşından beri namazlarını da kılıyorlar. Zaten ikisi de her şeyi kendi kendine öğrendi."

Kızlarının kendileriyle gözleriyle iletişim sağladığını aktaran Doğan, televizyonda Kabe gösterildiğinde çok heyecanlandıklarını ve ağladıklarını görünce onların umreye gitmek istediklerini düşündüklerini söyledi.

Kendilerine bunu sorduklarında göz işaretiyle "evet" yanıtı aldıklarını anlatan Doğan, yine kızlarının televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da gördüklerinde de heyecanlandıklarını ifade etti.

KABE'Yİ DÜNYA GÖZÜYLE GÖRMEK İSTİYORLARDI

Çocuklarının umre hayalinin 26 Nisan'da gerçekleşeceğini dile getiren Doğan, kızlarından Zehra'yı tekerlekli sandalyeyle, Tuğba'yı da yatar özellikli sandalyeyle götüreceklerini söyledi.

Kızlarına destek olmak için umreye ailecek gideceklerini belirten Doğan, "Kabe'yi dünya gözüyle görmek istiyorlardı. Sivas Valiliği ve Sivas Belediyesinin işlemleri hızlandırıp yardımcı olmasıyla şimdi o hayalleri gerçek olacak. 26 Nisan'da ailecek umreye gidiyoruz. Bir hayalleri de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı görmek. Onu da çok seviyorlar ve onu dünya gözüyle görmek, onunla tanışmak istiyorlar" diye konuştu.

Sivas Belediyesi bünyesindeki sebze halinde çalışan baba Mustafa Doğan ise elinden geldiğince eşine yardım etmeye çalıştığını anlatarak, çocuklarıyla gönül diliyle konuşmaya çalıştığını kaydetti.

Doğan, kızlarının gözlerine bakınca ne dediklerini anladığını ifade eden Doğan, "Ailemizde birlik ve beraberlik var. Çocuklarımın da maneviyatları çok kuvvetli ve durumlarından şikayetçi değiller. Zaten hayatta 2 istekleri vardı, inşallah, onun birine kavuşacaklar. Onların hayalleri gerçekleşiyor diye ben de çok mutluyum" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Rabbim sabrınızı artırsın . Dayanma gücü versin . Kardeşlerimin de dileğini en kısa zamanda gerçekleştirir inşallah

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.