Üniversite Öğrencilerinden Hava Savunma Robotu

Konya'da SÜ öğrencileri tarafından tasarlanan ve cep telefonu yazılımıyla kontrol edilebilen Hava Savunma Robotu, havada tehdit unsurlarını tespitinin ardından üzerindeki roketle imha edebiliyor.

Konya'da Selçuk Üniversitesi (SÜ) öğrencileri tarafından yapılan ve cep telefonu yazılımıyla kontrol edilebilen Hava Savunma Robotu (HSR), havada tehdit unsurlarını tespitinin ardından üzerindeki roketle imha edebiliyor.

SÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü öğrencileri Mehmet Şen, Mustafa Ekmen ve Muhammed Ali Baygın, robot sistemleri üzerine çalışma başlattı.

Öğrenciler, bir yılın sonunda 6 tekerleği olan ve görüntü işleme yazılımı sayesinde yaklaşık 70 bin metrekare alanda tarama yaparak gördüğü hareketli nesneyi imha edebilen robot üretti.

HSR, üzerindeki kameralar sayesinde belli aralıklarla çevresinin fotoğrafını çekerek cep telefonuna gönderiyor. İstenildiği takdirde de tarama yapılan alandaki bir nesne, cep telefonu yardımıyla imha edilebiliyor.

Belirlenen koordinatlar girildikten sonra otomatik olarak hareket eden HSR, enerjisini taşıdığı bataryanın yanı sıra üzerindeki güneş panelleriyle de sağlayabiliyor.

Tehlikeli bölgelerde güvenlik güçlerine katkı sağlaması amaçlanan robotun, yetenek ve özellikleriyle savunma sanayisinin ilgisini çekmesi bekleniyor.

BU ROBOTU GELİŞTİREREK DAHA GÜZEL İŞLER YAPACAĞIMIZA İNANIYORUZ

Öğrencilerden Mehmet Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, robotu bitirme tezi için tasarladıklarını söyledi. Şen, robotun 6 tekerlekli olmasından dolayı engebeli arazide kolay hareket ettiğini ifade ederek şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanımızın son günlerde insansız tank ve insansız kara araçlarının öneminden bahsettiğini görüyoruz. İnşallah bizim yaptığımız bu araç da sınırda olsun, tehlikeli ve sıcak bölgelerde olsun Mehmetçik'in yardımına koşacak. Kullanım alanlarını artırılabileceğimiz gibi, robotun üzerinde taşıdığı roketin büyüklüğünü de işlev göreceği yere göre değiştirmek mümkün."

Kaynak: yenisafak.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.