Unutturan Fakirlik Azdıran Zenginlik
Nebîler, sıddîklar ve şehidlerle beraberlik vasfını kazanan gönlü hassas bir tüccar, etrafı için huzur ve berekete vesîle olurken, kendisi için de dünyevî ve uhrevî iki saâdete de mazhariyet elde eder. Ancak dünyâ ihtirâsına mağlup olanlar, bu âlemde saltanat sürer gibi görünseler de, sonsuz âlemin ebedî birer sefîli ve yoksulu olmaktan kendilerini kurtaramazlar.
Ticârette ihtiras ve aldatmaya yönelenleri Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisinden saymamakta, dışlamaktadır. Hadîs-i şerîfte buyrulur:
Birgün Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çarşıda bir satıcıya uğradı. Önündeki buğday yığınının içine elini daldırdı. Islak olduğunu hissedince:
“–Nedir bu?” diye sordu.
Adam:
“–Yağmur ıslattı ey Allâh’ın Rasûlü!” dedi.
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Bu ıslak kısmı üstte bırakıp insanların görmesini sağlayamaz mıydın? Aldatan benden değildir…” buyurdu. (Müslim, Îman, 164)
ÜMMETİMİZİN FİTNESİ
Yine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyururlar ki:
“Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi de maldır.” (Ahmed bin Hanbel, IV, 160)
“Öyle bir zaman gelir ki, kişi malını helâlden mi, haramdan mı kazandığına hiç aldırış etmez.” (Buhârî, Büyû, 7, 23)
“Benden sonra size dünyânın çiçeklerinin (nîmetlerinin) ve ziynetlerinin açılmasından ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan korkuyorum!” (Buhârî, Cihâd, 37; Müslim, Zekât, 121-123)
Bir defâsında da Peygamber Efendimiz ashâb-ı kirâma hitâben:
“…Sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum!” buyurmuşlardır. (Buhârî, Rikâk 7, Cizye 1; Müslim, Zühd 6)
Bu hadîs-i şerîf, tam da günümüzün meselelerini hulâsa eder mâhiyettedir. Hâsılı, hadîs-i şerîflerde işâret edilen gafletlerin fazlaca zuhûr ettiği ve gönüller, haramları terk etmeye çalışsa da, onların gönülleri bırakmadığı günümüzde, helâle riâyet edebilmek, en mühim mesele ve en büyük ibâdetlerden biridir.
KAPİTALİZMİN ŞERRİNDEN KORUNUNUZ!
Bugün müslüman, kendisini kapitalizmin her türlü şerrinden korumaya çalışmalı, parayı hırs ve ihtiras hâline getirmekten kaçmalı, hangi hâl ve şartlar içinde olursa olsun Allah korkusu, Allah rızâsı, topluma merhamet, İslâm ahlâkı, kul hakkına riâyet, haram -helâl sınırlarını içi boş mazeretlerle çiğnememek gibi sâlih bir mü’minde bulunması gereken özelliklere sâhip olmalıdır…
Günümüzün şartlarında şunu hatırlatmak îcâb eder ki, zayıfa, fakire, sâhipsize ve mâtemlerin içinde yaşayanlara acımak, her insaf ve merhamet sâhibi kalbin duyuşu olmalıdır.
Lâkin esas acınmaya muhtaç bedbahtlar; mazlumdan ziyâde zâlimin vicdânı, saltanat içinde yaşayıp nefislerine esir olanların rûhu, istismar rejimi olan kapitalist sistemde, muhtaçlardan önce gâsıp zenginlerin kirli kalpleridir. Bu gerçek zavallılar, merhamete daha uygundur. Bu acıma ve merhamet ise, onları içine düştükleri kötü hâlden kurtarmanın ve hidâyetlerine vesîle olmanın adıdır.
UNUTTURAN FAKİRLİK / AZDIRAN ZENGİNLİK
Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:
“Allâh’ım, fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabûl olunmayacak duâdan Sana sığınırım.” (Müslim, Zikir, 73)
“…Unutturan fakirlik, azdıran zenginlik… gelmeden evvel, sâlih ameller işlemekte acele ediniz...” (Bkz. Tirmizî, Zühd, 3/2306)
Son hadîs-i şerîfte de buyrulduğu üzere Allâh’ı unutturan fakirlik ve azdıran zenginlik, birbirine muâdil kabûl edilmiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Öyle Bir Rahmet ki, Erkam Yayınları
YORUMLAR