Unutulan İsimler

Türkiye'de, son dönemde çocuklara verilen isimlerde yaşanan büyük değişimle birlikte cumhuriyetin ilk yıllarında revaçta olan bazı adlar daha az kullanılmaya başlandı.

İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün verilerinden derlediği bilgilere göre, çocuklara verilen isimlerde büyük değişim yaşanıyor.

Güncel verilere göre Türkiye'de kadınlarda en çok Fatma, erkeklerde ise Mehmet ismi bulunuyor. Bunları sırasıyla kadınlarda Ayşe, Emine, Hatice ve Zeynep, erkeklerde de Mustafa, Ahmet, Ali ve Hüseyin takip ediyor. Ancak, son yıllarda bu isimlerin kullanım oranında ciddi düşüş dikkat çekiyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınlarda revaçta olan Hayriye, Cemile, Şerife, Hanife, Döndü, Keziban gibi isimlerin yerine günümüzde Hiranur, Miray, Nehir, Defne, Öykü gibi isimler tercih ediliyor. Erkek isimlerinde de Osman, Salih, Kemal, Ramazan gibi isimlerin yerine Berat, Miraç, Ayaz, Çınar gibi isimler kullanılıyor.

UNUTULAN İSİMLER

Cumhuriyetin ilk yıllarında en çok kullanılan isimlerden bazıları hiç tercih edilmiyor. 1923-1930 arasında kadınlarda en çok kullanılan isimler listesinde yer alan Naciye, Nuriye, Zekiye, Makbule, Nazmiye, Hanım, Dudu, Huriye, Saniye, Feride, Hamide, Nazife, Münevver, Hafize; erkeklerde en çok kullanılan Kamil, Nuri, Kazım, Veli gibi isimler günümüzde en çok kullanılan 50 isim arasında yer almıyor.

2015'TE EN ÇOK KOYULAN İSİMLER

Geçen yıl kadınlarda en çok sırasıyla Elif, Zeynep, Hiranur, Miray, Zehra, Ecrin, Azra, Eylül, Defne, Nehir, Yağmur; erkeklerde Yusuf, Eymen, Mustafa, Ömer, Berat, Miraç, Ayaz, Ahmet, Mehmet ve Muhammed isimleri çocuklara verildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.