Uşak’ta Bir Köyün ‘Ramazan Davulcusu’ Çocuklar Oldu

Uşak’a bağlı Ortaköy’de davulcunun bu ramazan çalışamayacağını belirtmesi üzerine ortaokul ve lise öğrencisi 7 çocuk, davul çalarak köy sakinlerini sahura kaldırıyor.

Ortaköy’de önceki Ramazanlarda çalışan davulcu, bir inşaatta gece bekçiliğinde çalıştığını ve her yıl sürdürdüğü görevi bu yıl yapamayacağını muhtara bildirdi.

Ramazan ayının ilk üç gününde davul çalınamaması üzerine ortaokul ve lisede öğrenim gören yaşları 12 ila 17 arasında değişen çocuklardan Ali Duran, Murat Buğra Şevk, Ömer Bulut Karaman, Mehmet Elmalı, Hamza Samet Aysayan, İsmail Adayan ve İhsan Sefa Ayhan, muhtar İlyas Sungur’a davulu kendilerinin çalabileceğini söyledi. Teklifi kabul eden Sungur, çocuklara davulu teslim etti.

Gece köy meydanında buluşan çocuklar, davulla köyü dolaşıp köylüleri uyandırıyor. Çocuklar zaman zaman maniler de okuyor. Bazı köy sakinleri, çocuklara harçlık veriyor.

“GENÇLERİMİZ BİZİ GURURLANDIRDI”

Köy muhtarı İlyas Sungur, bu yıl Ramazan ayının ilk üç gününde okunan sela ile vatandaşların sahura kalktığını söyledi.

Köyün yeni yetişen gençlerinin görevi devralmasından büyük mutluluk duyduğunu anlatan Sungur, “Kültürümüzü gençlerimize aşılamak adına, geleneklerimizi, göreneklerimizi yaşatmak adına onlara bu görevi verdik. Gençlerimizin bu şekilde hareket etmeleri bizi onurlandırdı, gururlandırdı. Gençlerimizin kültüre sahip çıkması bizim için bir gurur kaynağı oldu. Onlarla gurur duyuyoruz.” diye konuştu.

Çocuklardan 9. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Ali Duran ise işi sevdiklerini belirterek, şunları söyledi:

“Arkadaşlarla otururken köyde davulcu olmadığı aklımıza geldi. Zevkli gözüküyordu. ‘Biz çalalım’ dedik. Gittik muhtardan davul istedik. Geleneklerimizi yaşatmak için maniler söyleyerek 7 arkadaş davul çalmaya başladık. Bizim için çok keyifli. Arkadaşlarla çok zevk alıyoruz. Eğlenceli bir şey.”

9. sınıf öğrencisi Murat Buğra Şevk de “7 arkadaş tüm köyü geziyoruz. Yaşlılarımız camlara çıkıp bize teşekkür ediyor. Ramazan ayının sonuna kadar çalmayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

OSMANLI’DA RAMAZAN GELENEKLERİ

Osmanlı’da Ramazan Gelenekleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.