Üsküdar'ın Kaybolan Değerleri

Tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu, gül lokumundan tarihi kervansaraylara, tramvaydan bağ evlerine kadar Üsküdar'ın kaybolan değerlerini anlattı.

İstanbul tarihçisi ve araştırmacı Süleyman Faruk Göncüoğlu, gül lokumundan tarihi kervansaraylara, tramvaydan bağ hanelerine kadar Üsküdar'ın kaybolan tarihi değerlerini anlattı. "1900'lerde Üsküdar ve Boğaziçi" adlı yazısında dönemin kaybolan değerlerini araştıran Göncüoğlu, şahsi arşivinde bulunan resimleri de paylaştı. Göncüoğlu'nun kaleme aldığı ve önümüzdeki günlerde de kitap olarak yayımlanacak yazı, bir zamanlar İstanbul'un en gözde ticaret ve erişim ağı olma özelliğini taşıyan Üsküdar Alanı'nın yıllar içinde geçirdiği değişimi konu ediniyor. Süleyman Faruk Göncüoğlu, "Hafızalardan silinmiş değerleri ve Boğaziçi medeniyetini yine hatırlamak için bu makaleyi kaleme aldım. Hafızamızı yine canlandırmak için 1900 ile 1960 arasında yaşanan değişimi ortaya koymak için fotoğraf arşivimi de kullandım" dedi.

ANADOLU YAKASININ İLK TRAMVAYI

Anadolu yakasının ilk toplu ulaşım araçlarından biri olan Üsküdar tramvayının 1928'de işletmeye alındığını belirten Göncüoğlu, "İlk olarak Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı hattı hizmete girdi. Bir yıl sonra Bağlarbaşı-Haydarpaşa ve Üsküdar-Haydarpaşa hatları, işletme kara geçtikten sonra da Bostancı, Moda, Feneryolu hatları açıldı. Giderek Üsküdar ticari özelliğini kaybettiği için tramvay seferleri de nihai buldu" diye konuştu.

TİCARETİN KALBİ HANLAR

Göncüoğlu, Üsküdar sahilde bir dönem çok sayıda han yer aldığını dile getirerek, bugün malum manada bir alanı olmayan Üsküdar'ın sahil şeridinde çok sayıda han meydana geldiğini anlattı. Üsküdar'ın hanlarının bugün hatırlanmadığını dile getiren Göncüoğlu, "Üsküdar ticaretin merkezi olmaktan uzaklaştıkça bu hanlar da kaybolmuştur" ifadelerini kullandı. Tarihçi Göncüoğlu, birkaçı günümüze kalan ayakta kalabilen bağ evlerinin de ilçenin kaybolan değerlerinden meydana geldiğini dil getirdi.

İSTANBUL'UN İLK OTOGARI

Üsküdar'ın otogar mantığının uygulandığı ilk yer olduğuna dikkati çeken Göncüoğlu, "Bugün Yeni Valide Camisi'nin yanındaki otobüs firmalarına ait bürolar 500-600 senelik bir geleneğin devamıdır. Zira buralar bir dönem kervan ticaretiyle uğraşanların dükkanlarının olduğu yerdir" bilgisini verdi. Süleyman Faruk Göncüoğlu, Anadolu'dan gelen bütün erişim yollarının başlangıç ve bitiş noktası olduğu için "Atı alan Üsküdar'ı geçti" sözünün kullanıldığını belirtti.

ÜSKÜDAR'IN GÜL LOKUMU

Tarihçi Göncüoğlu, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Bulgaristan'dan İstanbul'a göçen Müslümanların Üsküdar Çavuşbaşı mevkine yerleştirildiğini ve yanlarında getirdikleri fideleri dikerek gül üretimine başladıklarını anlatan Göncüoğlu, şunları kaydetti: "Göksu Deresi etrafı Sultan Abdülhamit'in buyruğuyla gül yetiştiriciliği merkezi haline getirildi. Ardından Kabe toprağı olarak kabul edilen Üsküdar'da Peygamber Efendimize hürmeten gül lokumu üretimi yapılmıştır ve bu imalat 1940'lara kadar devam etmiştir."

MAHMUDİYE CAMİSİ YERİNE ASKERÎ GAZİNO

Bugün askeri gazinonun olduğu yerde bir dönem Mahmudiye Camisi'nin bulunduğunu belirten Göncüoğlu, "1935'te çıkarılan kanunla iki cami arasının 500 metre olması kuralı getirilerek, arada kalan camiler yıkılmıştır. Bugün askeri gazino olan yerde bulunan Mahmudiye Camisi de bu kapsamda yıkılmıştır. İhtiyaç nedeniyle askeri gazino yapılmıştır" iddiasında bulundu.

1df67b890727099b1edd1127fdcddce0.jpg.thumb_700 (1)

791bc795ab6a1421d6cbe7cee9028933.jpg.thumb_700

03cfd2605e4f64448b808c105f507a1d.jpg.thumb_700

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.