Uydurulan Günler

Senede bir gün bir hediye ile poz verecek, sosyal medyada boy göztereecek peki senenin geri kalanı ne olacak? Kapitalist batının, mal satmak için uydurduğu günler nelerdir?

Meselâ; anneler günü, babalar günü diyorlar.

Bunlar kapitalist batının, mal satmak için uydurduğu günlerdir. Senede bir gün, bir hediye ile poz verecek, sosyal medyada; «Anneme şunu aldım.» diye arz-ı endâm edecek, senenin geri kalanı ne olacak?

Hayırlı bir evlât için, her gün anneler günüdür, her gün babalar günüdür.

Sevgililer günü diyorlar.

Sevgili ne demek? Neden, hanımlar ve beyler günü değil de sevgililer günü? Bu günün tarihî menşei zaten hıristiyânî bir dalâletten geliyor.

Sevgi, meşrû ise makbuldür. Gayr-i meşrû bir sevgi insana zarar verir. Muhabbet ve meveddetin kaynağı el-Vedûd olan Rabbimiz’dir. Sevgiler «muhabbetullâh»a basamak olursa kıymetlidir.

Kaldı ki, Hazret-i Mevlânâ’nın îkāz ettiği gibi, çokları hakikî aşk ile şehveti birbirine karıştırır.

Günümüzde aşk denilince, yanlış bir mânâ akla geliyor.

  • Bedenin bedene muhabbeti, aşk değil şehvettir.
  • Gerçek aşk ise rûhun rûha muhabbet duymasıdır. Bu ise insanı olgunlaştırır, ilâhî muhabbete basamak teşkil eder.

Bir başka uydurulan gün:

Doğum günü… Nefisleri şımartmak için kullanılan bir gün. İnsanın bir yaş daha yaşlandığını öğrendiği günü; şımarık eğlenceler yerine, tefekkürle geçirmesi daha mânâlı değil midir?

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendisine niçin Pazartesi günleri oruç tuttuğunu sorduklarında;

“O benim doğduğum ve peygamber olarak gönderildiğim gündür.” buyuruyor… (Müslim, Sıyâm, 197-198)

  • Mü’min için her şey kulluğa vesiledir.
  • Fâsık için de her şey mâsiyete bahanedir.

Bir başka uydurulan gün:

Sene başı…

“Ömrümüzden bir sene daha geçti. Geçen sene aramızda olan filân kişi bu seneye çıkamadı. Ecel takviminden acaba son yaprak hangi gün düşecek…” diye tefekkür edilmesi gereken bir gün…

Heyhat! Çılgınca bir gaflet ve dalâlete bahane ediliyor.

Maalesef, sene başı; türlü günahların teksif olduğu bir gün hâline geldi. Kumar, içki ve türlü mâsiyetler…

Bir müslüman, o gece gözlerini bütün ekranlardan uzak tutmalı. Kepenkleri erkenden indirmeli!.. Hattâ inebilecek bir belâya karşı, duâ ve istiğfarda bulunmalı…

Bunların üstüne son yıllarda bir de cadılar bayramı eklendi. Bazı ticarethâneler; sene başında olduğu gibi bu yortuda da, dükkânlarını o fikriyâta göre süslüyor, müşteri toplamaya çalışıyor. Çocuklara Avrupa âdetine göre çirkin kıyafetler giydiriliyor.

İlim erbâbı, noel ve cadılar bayramı gibi günlerin Hıristiyanlığa da putperestlerden geçtiğini bildiriyor. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmetini;

“Karış karış adım adım ehl-i kitâbın peşinden gidenleriniz olacak! Siz sakın onlardan olmayın!” meâlinde îkaz buyurdu. (Bkz. Müslim, İlim, 6)

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bu îkazlarına uyarak İslâm karakter ve şahsiyetinden taviz vermediğimiz vakit, yükseldiğimiz ve galip geldiğimize tarihimiz de şâhitlik etmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Aralık, Sayı: 238

İslam ve İhsan

MÜ'MİN'İN ANNELER GÜNÜ HER GÜNDÜR

Mü'min'in Anneler Günü Her Gündür

DOĞUM GÜNÜ SAFSATASI

Doğum Günü Safsatası

DOĞUM GÜNÜ KUTLAMASININ TARİHİ

Doğum Günü Kutlamasının Tarihi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.