Uyku Apnesi Hayatı Olumsuz Etkiliyor

Kişinin uyku halinde horlamasının kısa aralıklarla kesilmesi ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlaması, uyku apnesinin en önemli belirtisidir. Peki uyku apnesi neden olur? Uyku apnesi tedavisi nedir?

Uz. Dr. Mehmet Parlak, uykuda solunum durması sorunu anlamına gelen uyku apnesinin, tedavi edilmediğinde, yaşam kalitesini ve süresini düşüren önemli hastalıklara zemin hazırladığını söyledi.

Erkeklerin yüzde 50'si, kadınların yüzde 25'i ve çocukların yüzde 10'nunda görülen uyku apnesinin, boğazdaki kasların, havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesiyle ortaya çıktığını belirten Parlak, hayatı sağlıklı bir şekilde sürdürmek için gerekli bir faktör olan uyku sırasında horlama, solunum durması ve yorgunluk gibi belirtiler söz konusu ise kaliteli bir uyku düzeninden söz edilemeyeceğini belirtti.

Teşhis edilemeyen uyku apnesinin çok sayıda sağlık sorununa neden olduğunu vurgulayan Parlak, hastalığın belirtilerine dair şunları söyledi:

“Kişi, çoğu zaman horladığının ve nefesinin kesildiğinin farkına varamaz. Bu gürültülü süreç, aynı evde yaşayanları rahatsız edecek boyuta gelebilir. Gece uykuda oluşan solunum durmaları, uyku kalitesini olumsuz etkiler. Derin bir uyku halinin oluşmasını ve vücudun dinlenme olanağı sağlamasını engelleyen bu durum, uykunun da sürekli bölünmesine yol açar. Geceleri boğulma hissiyle sık uyanmalar, terleme ve sık idrara çıkma söz konusu olduğunda, uyku apnesi akla gelmelidir. Sabahları ağız kuruluğu, şiddetli baş ağrısı, yorgun kalkma ve gün boyu süren yorgunluk uyku apnesinden kaynaklanabilir.”

TRAFİK KAZALARININ 3’TE 1’İ UYKU APNESİYLE ALAKALI

Kontrol altına alınmayan uyku apnesinde; yorgunluk ve aşırı uyku hali dışında, dikkat eksikliği, depresyon, hafıza ve öğrenme problemlerinin oluştuğuna dikkat çeken Parlak, hastalığın yalnızca bireyi değil, toplumu da etkilediğini söyledi. Örneğin, 3 trafik kazasından 1'inin uyku apnesinden kaynaklandığını kaydeden Parlak, “Bunun dışında yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme, cinsel fonksiyon bozukluğu ve erken ölüme yol açabilir. Hastanın iş, okul ve özel yaşam olumsuz etkilenebilir. İş ve trafik kazalarına yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında görülme sıklığı toplumda yüzde1-4 arasında olan uyku apnesi, aslında hastaların çevresindeki kişileri de ilgilendirmektedir. Özellikle uzun yol şoförlerinin teşhis edilemeyen uyku apnesi, olası bir kazada ciddi kayıplara neden olabilmektedir. Kazaların 3'te 1'inin uyku apnesiyle ilgili sorunlardan kaynaklandığı bilinmektedir.” diye konuştu.

KISA VE KALIN BOYUN YAPISINA SAHİP KİŞİLER RİSK ALTINDA

Erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görülen bu hastalığa; diyabet, tiroit bezi ve kalp-damar rahatsızlıklarının eşlik ettiğini belirten Parlak, "Uyku apnesi kısa ve kalın boyunlu kişilerde daha sık görülen bir hastalıktır. Genetik faktörlere bağlı olarak çene ve boğaz yapısı nedeniyle zayıf kişilerde bile uyku apnesine rastlanmaktadır. Yaş ilerledikçe uyku apnesinin görülme sıklığı da artar" dedi.

KİLO KONTROLÜ ÖNEMLİ

Uyku apnesinin etkisini azaltabilmek için risk faktörleri arasında yer alan aşırı kilonun kontrol altına alınması gerektiğinin altını çizen Parlak, “Ayrıca solunum yollarını olumsuz etkileyen sigara ve alkol tüketimi sonlandırılmalıdır.Uyku testi isehastalığın teşhisi ve tedavisinde önemli bir aşamadır. Test, bir gece boyunca beyin aktivitesinin ve solunumsal olayların kaydedilmesiyle yapılmaktadır. Uyku sırasında beyin dalgaları, göz hareketleri, ağız ve burundan hava akımı, horlama, kalp hızı, bacak hareketleri ve oksijen seviyeleri ölçülmektedir. Bu işlem sonucunda uyku apnesinin söz konusu olup olmadığı ve eğer varsa, ne derece şiddetli olduğu ortaya çıkar. Tedavi de hastaya özel bir şekilde planlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.