Uyuyunca Abdest Almak ile İlgili Hadisler

Abdestli iken uyumak abdesti bozar mı? Uyuyunca abdest almak ile ilgili hadisler...

Abdullah bin Ömer radıyallahu anh’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gece yatsı namazından meşgul edildi. Biz de camide yattık uyandık, tekrar yattık tekrar uyandık, yine yattık sonra yanımıza çıktı:

“Sizden başka namazı bekleyen yok,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 80/199; Buharî, Kitâb’ul-Mevakıt, b. 24, s. 142, c. 1; Müslim, Kitâb’ul Mesacid, b. 39, n. 225, s. 442, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, harp için ordu hazırlıyordu, yatsı namazına gelemedi. Cemaatten bir kısmı Rasûl-i Ekrem gelir diye camide yattı beklediler. Bu arada bir kaç defa uyudu uyandılar. Sonra Rasûl-i Ekrem geldi. Onlara sizden başka namazı bekleyen yok buyurdu.

*

Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın ashâbı yatsının tam vaktini beklerken başları (uyuklamaktan) eğilirdi de, sonra kalkar abdest almadan namaz kılarlardı.

Ebû Dâvud dedi ki: Şu’be, Katâde’den rivâyetinde ziyade edip dedi ki; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın zamanında biz uyur, başlarımızı eğerdik.

İbn-i Ebi Arube bu hadis-i Katâde’den başka bir lafızla rivâyet etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 80/200)

*

Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Yatsı namazı için kamet yapıldı. Birisi kalktı:

– Ey Allah’ın Rasûl-i benim hacetim vardı, dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalktı onunla sessiz konuşurken cemaat veya bazısı uyudu. Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara namazı kıldırdı. Sabit el Benâni rivâyetinde abdesti zikretmedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 80/201; Müslim, Kitâb’ul-Hayz, b. 33, n. 376, c. 1, s. 284)

*

İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem secde eder, soluk alışı duyuluncaya kadar uyur, sonra kalkar abdest almadan namaz kılardı. Enes:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uyudun, abdest almadan namaz kıldın dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Abdest uzanarak yatanlara lâzımdır,” buyurdu.

Osman ve Hennad: “Uzanarak yatarsa, mafsalları istirahata geçer,” cümlesini ziyade ettiler.

Ebû Dâvud dedi ki: “Abdest uzanarak yatanlar üzerinedir.” cümlesi hadis-i münkerdir. Bunu başkası rivâyet etmedi. Ancak Yezid (Ebû Halid) Delâni, Katade’den rivâyet ettiler. Fakat bu cümleden hiç bir şey zikretmediler. İbn-i Abbas: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kalbi uyumaktan korunmuştu, dedi.

Aişe radıyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Gözlerim uyur, kalbim uyumaz.”

Şu’be dedi ki: Katade, Ebûl Aliye’den dört hadis işitti, onlar da,

1 - Yunus bin Metta hadis-i,

2 - Namaz hakkında İbn-i Ömer hadisi,

3 - Kadılar üçtür hadisi,

4 - İbn-i Abbas’ın “Kendilerine güvenilen kişiler bana bu hadis-i nakletti. Onlardan biri ve en güvenilir olanı Hz. Ömerdir.” diye başlayan hadisidir. (Ebû Dâvûd, Taharet, 80/202)

Hadisin Açıklaması

Ebû Dâvud dedi ki: Yezid el-Dellâni hadisini, Ahmed bin Hanbel’e söyledi. Hadisin zaifliğinden dolayı beni azarladı ve:

– Yezid Dellâni’ye ne oluyor ki, Katade’nin ashabı arasına giriyor, dedi. Ve hadise kıymet vermedi.

1 - Yunus bin Metta hadisi:

– “Hiç bir kula ben Mettâ oğlu Yunus aleyhisselâm’dan hayırlıyım demek yakışmaz.”

2 - Namaz hakkında İbn-i Ömer hadisi,:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazından sonra güneş doğana kadar, ikindi namazından sonra güneş batana kadar namaz kılmaktan nehyetti.

3 - Kadılar üçtür, Biri cennettedir, ikisi cehennemde, cennette olan, bir adam ki, hakkı bildi, onunla hükmetti.

Bir adam ki hakkı bildi, hükümde zulmetti, o, cehennemdedir.

Bir adam ki, cehaletle nâsa hükm etti, o da cehennemdedir.

*

Ali bin Ebû Talib radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

 Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Gözler oturağın bağıdır. Kim uyursa abdest alsın,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 80/203; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 62, n. 477, c. 1, s. 161)

Hadisin Açıklaması

Seh: Dübür demektir. Yeni terimle anüs deliğidir.

Vika: Ağız bağı demektir. Kırba, dağarcık ve tulumların ağızlarına bağlanan bağa vika denir. Anüsün açılıp kapanmasını sağlayan kaslara da bunu söylemek mümkündür.

Uykunun abdesti bozup bozmayacağı hakkında ilim adamları ihtilâf ettiler, bu mevzuda dokuz guruba ayrıldılar.

1 - Uyku hiç bir halde abdesti bozmaz dediler, 200 nolu Hz. Enes hadis-i ile istidlal ettiler.

2 - Ne halde olursa olsun uyku abdesti bozar dediler. Saffan bin Assal’in rivâyet ettiği: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Biz seferde olduğumuz zaman mestlerimizi üç gün üç gece çıkarmamamızı emretti, ancak cünüblükten dolayı çıkarmak müstesna. Lâkin büyük abdestten, küçük abdestten ve uykudan çıkarmayın” hadisidir.

3 - Çok uyku bozar, azı bozmaz, uykunun kendisi abdesti bozmaz amma abdestin bozulmasına sebeptir.

4 - Namaz içinde ve namaz dışında, rükû ve secdede, sünnet üzere uyunursa abdest bozulmaz. Uzanarak veya dayanarak uyunursa bozulur. İmâm-ı Azam hazretlerinin Şâfiî hazretlerinin görüşü de budur.

5 - Rükûda ve secdede olanın uyuması bozar. Ahmed bin Hanbel’in görüşü de budur.

6 - Uyku abdesti bozar. Ancak rükû yapanın ve secde edenin, uyuması bozmaz.

7 - Ancak secde edenin uyuması bozar.

8 - Namazda uyumak bozmaz, namaz haricinde uyumak bozar.

9 - Makat yere iyice yapışık olarak uyumuşsa bozulmaz. İster namazda olsun, ister namaz haricinde olsun abdest bozulmaz. İmâm-ı Azam Hz. ve Şâfiî hazretlerinin görüşü böyledir. (Avnul Mabud c. 1, s. 83)

Uyku gaflet anıdır. Göz yumulunca beden istirahata geçer. Anüs bağı olan kaslar gevşer, yellenmek ihtimali doğar.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in uyumasının abdestini bozmaması, gözü yumulsa da kalbinin uyumamış olmasındandır. Veya yatarken uzanıp yatmamış olmasındandır.

Ashab-ı kirâmın uyudukları halde abdest tazelemeden namaza durmaları, ya oturakları üzerine uyumuş olmalarından veya abdestin bozulmasına sebep olan, yellenmenin meydana geldiğine kesin bilgileri olmadığı içindir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

UYUMAK ABDESTİ BOZAR MI?

Uyumak Abdesti Bozar mı?

ABDESTİ BOZAN DURUMLAR NELERDİR?

Abdesti Bozan Durumlar Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.