Üzerimizdeki Haklar
Üzerimizdeki haklar nelerdir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, üzerimizdeki beş hakkı açıklıyor.
ÜZERİMİZDEKİ HAKLAR
Üzerimizdeki «hakk»ın îfâsı ve tevzîi çok geniş bir husustur. Hak mefhumunu beş kısımda inceleyebiliriz.
- Birinci hak: “Rabbimiz’in hakkı”
- İkinci hak: “Rasûlullâh’ın hakkı”
- Üçüncü hak: “Mü’min kardeşlerimizin hakkı”
- Dördüncü hak: “Mahlûkātın hakkı”
- Beşinci hak: “Eşya hususunda hakkı gözetmek”
ÜZERİMİZDEKİ 5 HAK
-
Allah’ın Hakkı
Hakkın îfâsı ve tavsiyesinde en başta gelen, birinci hak, Rabbimiz’in hakkıdır.
Zira Cenâb-ı Hak; bizi yoktan var etti, insan olarak dünyaya getirdi. Göklerde ve yerde ne varsa, bizim için yarattı. Sayamayacağımız kadar çok maddî ve mânevî nimetlerle bizleri perverde eyledi.
-
Peygamberimizin Hakkı
Üzerimizde Rabbimiz’den sonra, en çok Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in hakkı vardır.
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ümmetine olan şefkat ve merhameti; bir anne-babanın, evlâdına olan şefkatinden daha yüksek ve ileri idi. Ümmetinin açlığı, ızdırâbı ve sıkıntısı; O’na kendi açlığını, kendi ızdırâbını unuttururdu. Ümmetinin müşkil durumda kalması, zulüm ve çile içinde bulunması; O’nun gönlünü dilhûn ederdi.
-
Mü’min Kardeşlerimizin Hakkı
Cenâb-ı Hak, mü’minleri birbirine zimmetlemiştir. İslâm toplumundaki her fert, diğer fertlere karşı mes’ûliyet taşır. Kimse ümmetten bîgâne yaşayamaz.
Anne-baba, zevç-zevce, evlât, akraba, komşu, emri altındakiler, satıcı-müşteri, âmir-memur, ortak olmak gibi her vaziyet ve makam, irtibatlı olunan kişiler üzerinde husûsî mes’ûliyet ve haklar meydana getirir. Bunların hepsine «kul hakları» denilir.
-
Mahlûkātın Hakkı
Üzerimizdeki bir hak da mahlûkātın hakkıdır. Zira Rabbimiz, onları bizler için halk etmiştir.
Zira onlar, Cenâb-ı Hakk’ın el-Bârî (bir örnek olmaksızın yaratan) ve el-Musavvir (en güzel sûrette tasvîr eden, şekil veren) isimlerinin tecellîleridir.
-
Eşya Hususunda Hakkı Gözetmek
Bu cihan, imtihan mektebidir. Dolayısıyla her şey imtihan malzemesidir.
“Mülk, Allâh’ındır.” (Nur, 42)
İnsan bu dünyaya mülk ile gelmediği gibi, bu dünyadan da mülk ile gidemez. Demek ki insan, dünya hayatında sadece bir emânetçidir.
Dolayısıyla; Dünyada mülkiyetine giren her eşya, mal ve mülk ile mü’min arasında bir hukuk terettüp eder.