Uzlet Nedir?

Uzlet nedir? Faydaları ve zararları nelerdir? İmâm Gazzâlî Hazretleri anlatıyor...

Uzlet, halkın arasından süresiz uzaklaşıp yalnızlık ve inzivâyı tercihtir. İnsanın maddî varlığı ile halktan uzaklaşmasıdır. Böyle bir uzlet ve yalnızlık bütünüyle kabûl gören bir davranış değildir. Bu yüzden İmâm Gazzâlî, uzletin fayda ve zararlarını değişik açılardan ele almıştır.

Uzletin Faydaları

Onun tesbitine göre uzletin faydaları şöyle özetlenebilir:

a- Huzûr içinde ibâdet ve tefekkür ile kâinâttaki sırları araştırmak,

b- İnsanlar arasında bulunmaktan doğacak gıybet, riyâ ve nemime gibi âfetlerden, emr bi’l-ma’rûf yapamama gibi günahlardan kurtulmak,

c- Toplumun fitnelerinden ve onlarla mücâdele ile insanların şerrinden uzaklaşmak,

d- Kişinin insanlardan, insanların da kendisinden ümid kesmesi.

Uzletin Zararları

Gazzâlî uzletin insana vereceği zararları da şöyle sıralamaktadır:

a- Okumak ve ilim öğrenmekten mahrûm olmak,

b- Çalışmak ve kazanç elde etmekten mahrûm kalmak,

c- Terbiye ve edeb öğrenmekten mahrûm olmak,

d- İnsanlarla dostluk kurmaktan mahrûm kalmak,

e- Sevâb kazanmak ve kazandırmaktan mahrûm olmak,

f- Tevâzû sâhibi olmayı öğrenememek,

g- Tecrübe sâhibi olamamak.

Görüldüğü gibi, uzletin zararları faydalarından daha çoktur. Bu yüzden sûfîler devamlı inzivâ anlamına gelecek uzlet yerine halvet, çile veya erbaîn denilen kısa süreli yalnızlığı tercih etmişlerdir. Nitekim Hz. Peygamber’in îtikâfı kısa süreli bir uzlettir.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HAVÂSS VE AVAM NE DEMEKTİR? KİMLERE DENİR? FARKLI NELERDİR?

Havâss ve Avam Ne Demektir? Kimlere Denir? Farklı Nelerdir?

HALVET VE ÇİLE NE DEMEKTİR?

Halvet ve Çile Ne Demektir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.