Uzun Süre Oturmak Sigaradan Zararlı

Günde 8 saatten fazla oturmanın zararlarıyla mücadele edilmesi için "orta seviyede" egzersiz ve en az bir saat tempolu yürüyüş yapılması gerektiği bildirildi.

ABD, Batı Avrupa ve Avustralya'da yapılan, 45 yaş üstü bir milyondan fazla kişinin katıldığı 13 farklı çalışmayı inceleyen araştırmacılar, 60 ila 75 dakika süreyle yapılan fiziksel aktivitenin, 8 saatten fazla oturmanın yol açtığı yüksek ölüm riskini ortadan kaldırdığını belirledi.

Çalışmayı yürüten ekipte yer alan, Norveç'teki Sogn & Fjordane Üniversitesinde görevli Lars Bo Andersen, uzun süre oturmanın, insülin seviyesini yükselttiği vemetabolizmayı yavaşlattığı için diyabet ve kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok rahatsızlık riskini artırdığını ifade etti.

TELEVİZYON KARŞSINDA OTURMANIN ZARARLARI

Andersen, televizyon karşısında saatler geçirmenin ofiste oturarak çalışmaktan daha tehlikeli olabileceğine dikkati çekerek, "Birçok insan sadece televizyon izlemiyor aynı zamanda yağlı atıştırmalıklar tüketiyor." dedi.

Çalışmaya katılan Norveç Spor Bilimlerinden Ulf Ekelund, yaptığı açıklamada, öğle yemeği vaktindeki yürüyüşle, sabahları koşuyla veya işe bisikletle gitmeyle yapılabilecek egzersizlerin önemine dikkati çekti.

Bütün gün egzersiz yapmadan oturmanın obezite ve sigara kadar tehlikeli olduğu sonucuna ulaşıldı.

Tüm gün oturarak çalışmanın ardından evde beş saat veya daha uzun süre televizyon karşısında vakit geçirmenin ortaya çıkardığı zararı, bir saatlik aktivitenin bile gideremeyeceği kaydedildi.

Daha önce yapılan araştırmalar, uzun süreli oturmanın kalp rahatsızlıkları, kanser ve erken ölüm riskini artırdığını ortaya koymuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.